Zehirli Umut Tohumları

100 64 15
                                    


Keyifli okumalar. Bölüm sonunda görüşürüz...

Nihal'den...

Orada ne kadar öylece sarılıp ağladık bilmiyorum. Ama ona neden bu kadar bağlandığımı anlayabilmiştim.

İnsan yarası yarasına denk geleni severmiş...

Yaralı insanların yaralı ruhları birbirini tanırmış...

Ağlamaktan harap olduğum sayısız anlardan birini ilk defa yalnız yaşamıyordum. Herkes düşman olsa bile, o yanımda olacaktı sanki...

Beni ellerimden tutup kaldırdığında, gözlerim iyice bayılmıştı. Beynim sulanmış gibi, uyuşturucu almış gibi hissediyordum.

"Hadi canım kendine gel. Bak ben buradayım..."

Gözlerim gözlerine değdiğinde hafifçe gülümsemeyi başardım. Beni tutmayı bırakmadan yavaşça aşağı indik.

Koltuğa oturduğumuzda sırtımı sıvazladı. Onu tanımak istiyordum. Yukarıda hastayım demesi merakımı uyandırmıştı. Yüzüne bakıp,

"Hastayım demiştin..." diye sayıkladım.

Birden bocalar gibi oldu. Ne söyleyeceğini bilemedi sanki.

"Bunları sonra konuşuruz birtanem. Şimdi sen iyi ol, önceliğim bu..." 

"Benim iyi olmam mümkün değil Beyza. Hastalığımın tedavisi yok. Ben hep böyle kalacağım. Yalnız, mutsuz, korkak ve aciz..."

"Yalnız değilsin sen, ben varım. Herkes gitse de ben burada olacağım. Yanında..."

Başımı omuzuna yasladığımda derin bir iç çektim.

"Peki neden yanımdasın?"

Başını başımın üzerinden kaldırıp bana baktı. Kaşlarını çatmıştı.

"Nasıl bir soru bu? Neden yanında  olmayayım?"

"Kimse olmadı da şu ana kadar... Tuhafıma gitti biraz..."

Gülümsedi. Benimki gibi kırık...

"Yalnız kalmak insanı hasta eder Nihal. Mahveder, biliyorum. Hem sen benim en yakın arkadaşımsın."

"Öyle miyim? Daha tanışalı iki saat olmadı."

"Önemli olan saat değil, yaşananlardır bence. Bizim her şeyimiz bir..."

"Haklısın, benim arkadaşlarım vardı ama, şimdi hiç biriyle görüşmüyorum. Yani görüşemiyorum, korkuyorum."

"Korkarak hayat geçmez Nihal. Bunu aklına sok tamam mı?"

Başımı tamam anlamında salladım. Belki de haklıydı. Şu ana hep kadar korkup kaçmıştım, ne olmuştu? Korkmak insanı iyileştirmiyordu. Aksine beni daha da yıpratmıştı.

"Hadi çıkalım buradan. Sen burada pek iyi değilsin. Kötü olmanı istemem. İyi olacağın bir yere gidelim, ne dersin?"

Buradan çıkmak bana gerçekten iyi gelecekti.

"Deniz kenarına dönelim mi tekrar?"

"Tabii, nasıl istersen..."

Koltuktan kalkıp hazırlanıp çıktık. Taksiydeyken yeni aldıkları telefonum  çaldı. Arayan annemdi.

"Efendim anne?"

"Kızım neredesin?"

"Neden soruyorsun? Kaçtığımı mı düşündün?"

"Nihal kendine gel. İyi misin sen?"

Yüksek sesle güldüm.

"O kadar iyiyim ki anne, artık yaşamak bile gelmiyor içimden..."

Telefonun diğer ucunda bir sessizlik oldu.

"Kızım, ne olur eve gel. Gel konuşalım. Merak ediyorum seni..."

"Gelemem şu anda. Arkadaşımlayım. Gelince konuşuruz."

Telefonu annemin yüzüne kapattım. Ardından kökten kapatıp çantama attım. Kimseyle konuşacak durumda değildim. Beyza hariç...

"Niye öyle davrandın annene?"

"Onlara çok kızgınım Beyza. Bilmiyorsun. Onlar Hayali affetmişler. Yeni bir hayat kurmuşlar bensiz..."

Ben bunları söyleyene kadar deniz kenarına gelmiştik. Taksiden indik ve bir banka oturduk.

"Canım..."

Başımı bu sefer dizlerinin üstüne koydum. İçin titremeye, burnum acımaya, gözlerim seğirmeye başlamıştı. Ağlamak üzereydim, ama ağlamak istemiyordum artık...

"Nihal sakın ağlama."

Bu ses kafamın içinden mi, yoksa Beyza dan mı gelmişti? Ne farkederdi ki? İkisi de aynı kişiydi.

İkisine de güvenebilirdim...

Güvenmeyi unutalı da uzun zaman olmuştu.

Bu kız karşıma çıktığından beri, içimdeki sesler tarafından esir alınan duygularım yavaş yavaş serbest kalmaya başlamıştı.

Bu, iyileşmeye başladığımı mı gösteriyordu..?

"Evet..."

Yine o ses. Artık sadece bu sese ve Beyzaya güvenecektim. Öteki herkes düşmandı. Neden bilmiyorum ama düşmandı... Beni hasta etmişlerdi. Benim hayatımı elimden almışlardı.

Belki de geri almak için çok geç değildir...

___25. Bölümden___

...Onun aklını çelmek, çok kolay oldu...

Olacaklarla ilgili tahminlerinizi yorumlara yazabilirsiniz...

💟


KALP KAPILARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin