Nihal'den...
Beyza ile ellerimizi ayırdığımda hâlâ gözlerine bakıyordum. Gözleri, tuhaftı...
Tuhaf bir anlam vardı sanki."Ben senin neler yaşadığını biliyorum. Herşeyi biliyorum Nihal. Bana güvenebilirsin."
Kaşlarımı çatarak yüzüne bakmaya devam ettim. Neyden bahsediyordu bu kadın?
"Anlamadım. Neyden bahsediyorsun? Neyi biliyorsun?"
"Hayal ve Yiğit."
Bu iki kelime, canımı en çok acıtan kelimelerden biriydi. Gözlerimi kapatıp açtım.
"Nereden biliyorsun ki sen onları?"
"Yiğit benim eski sevgilim. Senden de önceki."
İşte şimdi şaşırmıştım. Hatta şok olmuştum. Eski sevgilisi miydi Yiğitin?
"Gerçekten mi?"
Başını salladığında kafamdaki çarklar yavaş yavaş dönmeye başlamıştı. Olanları anlamaya başlamıştım sanırım.
"Senden ayrılınca sende onu takip ettin ya da takip ettirdin. Herşeyini öğrendin, öyle mi?"
"Aynen öyle. Ama nişanlısının kardeşiyle gizli bir ilişkisi olduğunu öğrenmem, beni senden bile fazla şaşırttı belki de."
Başımı kırık bir ifadeyle iki yana salladım.
"Nasıl öğrendin? Nasıl bu kadar cesaretli olabildin? Suç bu çünkü, biliyosun değil mi?"
"Biliyorum ama benimki sadece takıntıydı. Bu yasak ilişkiyi öğrenince sana yardım etmek istedim. Bu sana haksızlıktı. Aldatılmak çok kötü bir his, bende biliyorum. Bildiğim için sana yardım etmek zorunda hissettim. Hayali de takip ettirmeye başladım ve, Sonunda aradığım kanıta ulaştım."
Heyecanla sordum.
"Nasıl bir kanıt? Nerede? Bana gösterir misin?"
"Sana göstermeye fırsatım olmadı. Sonra da senin öğrendiğini, onların evlendiğini ve Hayalin hamile olduğunu öğrendim. Hayal zaten bebeğini kaybetti, biliyorsun. Üzülmedim desem yalan olur. Vurulmuş kız. Hemde tüyler ürpertici bir olaymış biliyor musun? Kanıt neredeyse yok, şüpheli yok, görgü tanıkları yetersiz. Polislerin işi zor bu sefer..."
Ne yapacağımı bilemedim. Benim yaptığımı kesinlikle söyleyemezdim. İlk defa biri bana yardım etmek için bu kadar çabalıyordu. Onu kaybetmek istemiyordum. Arkadaş olmuştuk sanırım biz...
Konuyu hemen değiştirdim.
"Evet haberim var. Ama ben senin kanıtını merak ediyorum. Bana gösterir misin, lütfen?"
Bunu söylememi bekliyormuş gibi gülümsedi ve ayağa kalktı.
"Tabii gösteririm arkadaşım. Ama kanıt evimde. İşin yoksa hemen gidelim."
Bundan daha önemli iş mi olurdu?
"İşim yok. Evet, hemen gidelim lütfen..."
Gülümseyip arkasını döndüğünde ona seslendim.
"Beyza..."
"Efendim?"
Yüzüne minnetle baktım.
"Teşekkür ederim..."
Yanıma gelip elimi tuttu. Tekrar gülümsedi.
"Birşey değil..."
Aslında çok şeydi, ama deli olduğumu bilmemeliydi...
Karşıdan gelen taksiye binip Beyzanın evine doğru yola çıktık. On beş dakika kadar sonra taksiyi durdurdu ve geldiğimizi söyledi. Çok şaşırmıştım çünkü burası ev değil, bildiğin saraydı. Bende zengin bir ailenin kızıydım, ama böyle büyük, böyle görkemli, böyle güzel ve böyle geniş bir evi, ne yalan söyleyeyim ilk defa görüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP KAPILARI
Teen Fiction"Her kalbin iki kapısı olduğunu okumuştum bir keresinde. Hiç olur mu öyle şey demiştim. Halbuki herşey, kalbimin kapılarının ona açıldığını anlamamla başlamıştı. Ama herşey, çok daha korkunç bitecekti, hissedebiliyorum..." H... •ÖZET• İstanbul'un...