yarası yarama denk

969 113 38
                                    

Öncelikle hayırlı ramazanlar diliyorum, Yeni bölümle karşınızdayım. Fazla acemi olan kitabımı okuyan varsa keşke beni mutlu etmek için minnacık bir şey yapıp o yıldıza dokunsa olmuyorsa da canınız sağ olsun. Ben bu kitabı yazarken kendim için diye başlamıştım. Belki bir gün bizim için olur herşey
✓✓✓✓✓✓✓

Onur: o gün kafeye gelen kimdi Zehra?

Ben: arkadaşım

Onur :nasıl bir arkadaş

Ben:yakın bir arkadaş

Onur :ne kadar yakın ?

Ben: Çokk... Çok yakın bir arkadaş Onur. Beni sorguya mı çekiyorsun?

Onur: yok o gün bir an gelince gerildin de o yüzden merak ettim

Ben: gerilmedim, yanlış anlamışsın

Onur: peki , nasılsın hala arkadaşında mı kalıyorsun

Ben: iyiyim.. evet arkadaşımda kalıyorum

Onur : anladım. Seni başka ne zaman görebilirim, sana vermek istediğim bir şey var

Ben: gündüzleri çalışıyorum, akşamlarıda pek müsait olmuyorum

Onur: peki o zaman ben pastaneye gelirim.

Ben : Peki

Telefonu kapatıp kendime hazırladığım cipsi ve kolayı alıp koltuğa uzandım ve kumanda ile tv'yi açtım. Bu sıralar Onur sürekli mesaj atıp bana bıkkınlık vermeye başlamıştı,bu durumdan her ne kadar memnun olmasam da onu kırmak istemiyor mecbur mesajlarına cevap veriyordum.

Mehdi ile o günden sonra çok az görüşebilmiştik, geceleri geç geliyor sabahları da erken gidiyordu, birtek beni işten alırken görüşebiliyorduk sorduğumda ise bir kaç günlüğüne özel yoğunluk olduğunu kapıyı kitleyip kimseye açmamam için beni uyariyordu! her zaman ki gibi, Mehdi eve geldiğinde uyuyor numarası yapıyor giderken de takirtisina uyanıyordum, arada camdan gidişini izleyip onu ne kadar çok özlediğimi hissediyordum, aynı evin içinde yabancıydık aynı şehirde uzaktık, geçici bir süreliğine de olsa da onu fazlasıyla özlüyordum. Ona alışmıştım ve bir gün bu şey biterse üzülen olmaktan çok korkuyordum.

Dış kapının açılma sesi ile tabağımı kucağımdan sehpanın üzerine koydum. Odanın kapısına gelip eşikte durup baygın bakışlarını gözlerime dikti, yorgunluktan kan çanağına dönmüş gözleri korkunç görünüyordu, içime düşen sızı ile ayağa kalktım "hoş geldin" dedim Mehdi kafasını sallayıp "ben bir duş alayım " deyip adımlarını üst kata doğru yöneltti. Yine benden kaçıyordu, yada ben özlediğim için öyle hissediyordum.

Boğazıma dizilen cipsi mutfağa götürüp tezgaha bıraktım. Bir dikişte bitirdiğim bardağıda çalkalayıp kenara süzülmesi için koydum, birden belimden karnıma dolanan kollar ile çığlık attım.

"Özür dilerim, korkutmak istemedim" ellerini karnımdan çekip ona döndüm, üzerine bir şey geçirmemiş saçlarından düşen damlalar vücudunda dans ediyordu, bulunduğumuz yakınlık beni her ne kadar heyecandan öldürmek üzere olsada heyecanımı gizleyip kollarından kurtuldum.

"Aç mısın? Yada sıcak birşeyler içmek ister misin?" Kafasını hayır anlamında sallayıp oturma odasına gitti

"İyi görünmüyorsun, problem yok değil mi?"

"Yoğun bir hafta geçiriyorum, yorgunum biraz" koltuğa uzanırken sokağın ışıkları kapanınca saatin 12 olduğunu anladım usulca odanın ışığını kapatıp perdeyi araladım, kısa süre içinde gözlerimiz karanlığa alışmış az da olsa adımlarımızı tahmin edebiliyorduk.

Hayalet SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin