14 Mayıs 🌼
Rüzgar değse düşecek gibisin ama herkes seni iki dağ aşabilir olarak görüyor.🍃
***
Gözlerimi açtığımda bir hastahane odasında olduğumu farketmem geç olmadı. Kolumda sargı, boyunumda boyunluk, göğüsümde cihaza bağlı kablolar ilk başta beni tedirgin etsede hafızamı zorladığımda yaşadığım herşey bir filmin fragmanı gibi kesit kesit gözümün önünden geçmişti. İlk önce Onurla bir eve gitmiş daha sonra orada mahsur kalmış gitmek istediğimde ise türlü işkencelere maruz kalmıştım, Onur'a dair hatırladığım tek şey kemerin sırtıma değerken çıkardığı o sesti. Birde delirmiş gibi kahkaha atıp daha sonra kafamı kolları arasına alıp özür dilemesiydi, deli gibiydi evet evet tam bir deli gibiydi davranışları.Peki sonra ne olmuştu bana, silik silik gelen görüntüler beni zorlasa da hatırlamaya çalıştım.
Başıma toplanan insanlar, meraklı gözler ve acınası o kelimeler. Odaya tekrar baktığımda bu savaşın içinden sağ salim kurtulduğumu anlayıp Allah'a teşekkür ettim. Çünkü daha çok mutlu olunacak konular vardı, daha çok yaşamak istediğim hayallerim vardı.
İçeriye giren doktor ilk önce cihaza bakıp daha sonra yanıma gelip gözlerime ışık tuttu.
"Zehra hanım beni duyuyor musun ?" Kendimi her ne kadar bitkin hissetsem de bir tepki vermem gerektiğini biliyordum. Kısık çıkan sesim ile "evet" dedim doktor gülümseyip bir adım geri gitti daha sonra asistanlarına birşeyler anlatıp tekrar bana döndü.
"Merhaba Zehra hanım ben Mustafa Başaran, genel cerrahi doktoruyum, şuan yoğun bakımdayız fakat bu durum sadece formalite icabı, her hangi bir beyin kanaması, yada iç kanama olmaması için gözetim altında tutuyoruz." Gözüm ile tamam işareti yaptım doktor tekrar konuşmaya başladığında pür dikkat dinledim.
"Vücudunuzda ciddi ezikler var bir kaç tanede kırık. Karnınızdan ciddi darbeler almışsınız. Fakat şuan herşey stabil, yarın sizi normal odaya alıp ağrı kesiciler ile ağrınızı dindireceğiz, sizden tek isteğim yarına kadar güzelce dinlenin ve yatağın yanındaki butona kendinizi kötü hissettiğinizde basmanız"
"Ta- tamam" doktor gideceği zaman aklıma gelen kişi ile zar zor sesimi çıkardım.
"Mehdi " dedim doktor arkasını dönüp ne dediğime baktı daha sonra yanıma asistanı gönderdi.
"Mehdi merak etmiştir, haber vermem lazım" dedim belli belirsiz çıkan sesim ile
"Hocam Mehdi diye birinden bahsediyor. Haber verilmesini istiyor. "
"Dışarıdaki yakınlarına söyle kimse Mehdi haber versinler " asistan bana gülümseyip "ben kısa süre içince sana haber getireceğim sen dinlenmene bak " deyip odadan çıktılar.
***
Doktorlar gideli tamı tamına 1 saat olmuştu nereden mi biliyorum. Tavana yaptıkları sistemden. İlk önce tarih daha sonrada saatin kaç olduğunu gösteren dijital bir tavan yapmışlardı. Buda büyük ihtimal yoğum bakımdaki insanların uyanınca akıllarına gelen ilk sorulardan bir tanesinin yanıtını kolay alabilmesi içindi.
Odaya giren biri ile kafamı hafif bir şekilde sağa çevirdim. Gelen kişi bana sana haber getireceğim diyen asistandı.
"Mehdi " dedim asistan değerlerime ve seromuma bakıp bana gülümsedi.
"Şuan buraya sağlık çalışanları hariç birinin girmesi yasak. Mehdi bey dünden beri seni kapıda bekliyormuş" deyince gülümsedim ve daha sonra mutluluktan akan göz yaşımın boynuma doğru süzülmesine izin verdim. Hatırladıklarım doğruydu. Mehdi beni bulmuştu kavuşmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Sokak
ChickLit"Sende onun gibisin" dedi baktığım yere yani o yıldıza bakıp "Sende onun gibi bu zifiri karanlığı aydınlatabilen en büyük en güzel yıldızsın. " "Oysa yıldızlar parlamaktan hiç korkmazlar. Peki ya sen karanlığını aydınlatmamdan korkmuyor musun." C...