Her seferinde kendine takılıp düşen kadın.***
Hızla akıp giden yoldan gözümü ayırmıyordum bakıyordum ama düşüncelerim görmeme izin vermiyordu. Solum da sürücü koltuğunda oturan Melike'nin arada sırada kaçamak bakışlarını üzerimde hissediyordum, ona dönüp iyi oldugumu belirtmek istersecesine hafif bir tebessüm ettim ve düşüncelerimi görmesine izin vermediği yola boş boş bakmaya devam ettim.Kulağımda sürekli yankılanan bir ses "gitme" Ah Mehdi ne olurdu sanki farklı bir zamanda farklı bir şekilde karşılaşsak, ne olurdu sen ,sen olmaktan çıkana kadar delirmesen. Bu gidiş senin için Mehdim, bizim için.
Ne zaman çıktık hayalet sokaktan ne zaman Melikenin evine geldik bilmiyorum kafamdaki düşünceler ruhumdaki sancılar ve Mehdinin kırıkları beni öyle bir sıkıştırıyordu ki dayanamayacak gibi hissediyordum, gerçi ben neleri atlattım bunuda atlatırım, sahi atlattım değil mi ?
Melike hanım bana geçmem için eli ile işaret etti, yapmacık bir gülümseme ile onu onaylayıp girdiğim odanın büyüklüğü ile ilk başta afallasamda daha sonra kendime oturmak için bir yer seçip hızla ilerledim.
"Kendi evindeymiş gibi hisset Zehra rahat ol ben üzerimi değişeyim hemen gelirim" kafamı aşağı yukarı sallayıp etrafı izledim. Kafamdakilerden dolayı gördüğümü algılamakta zorluk çekiyordum. Gözüme takılan cam balkonun olduğu yere geçip üçlü salıncağa oturup gök yüzüne baktım. Burası benim için oldukça ferahtı, nefes almamı kolaylaştırıyordu.
Onca hengameden sonra ihtiyacın olan tek şeyin huzur olduğunu bilmene rağmen huzuru bulamamak, hala aynı hengamenin içinde olduğunu fark etmek ve her şeyin başa sardığını anladıkça yorulmak. Tam olarak bu. Yorulmuştum yorulmaktan ziyade hayatın hızına artık yetişemiyordum. Yaşadığım güzel günlerin şükrünü daha edemeden bir musibet bizi buluyordu.
Bazen eğer Mehdi hayatıma girmeseydi ne olurdu diyorum. Belki bu kadar çok ölümle burun buruna gelmezdim, belkide Onurun sevgisi takıntılı hale dönüşmeden hayatıma girerdi gerçek anlamda, belki pastanede çalışır giderdim bom boş kimseye bir his beslenmeden ot gibi yaşardım. Oysa bunları yaşamayı ben seçmemistim, Mehdi'nin sevgisinden bir pişmanlıkda duymuyorum,hatta bazen üzerimde hüküm kurması bile hoşuma gidiyordu, daha önce kimse tarafından böyle düşünülen biri olmamıştım, hayatının merkezinde olup kimse tarafından öncelik tanınmamıştı, ama onda hastalığa dönüşen sinirinden nefret ediyordum, ona bana çevresine zarar verdiği için. Sonuç olarak iyi birşey yapıyormuş gibi dursa da bu durum en çokta kendine zarar veriyordu. Kararlıydım, ayrı yada beraber bir adım atıp artık iyileşmeliydik.
Omuzumun okşanması ile kafamı sağıma doğru kaldırdım. Ne zaman ıslandığını bilmediğim göz yaşım çenemden boynuma düşünce hissetmiştim. Elimin tersi ile hızla silip Melike hanıma gülümsedim. Üzerinde dumanı tüten kahve bardağını bana uzatıp yanıma oturdu. Ayağı ile salıncağı yavaşça hareket ettirip.
"Ağlayınca geçmeyecek, ama sen yinede içinde tutma Zehra güçlü görünmek zorunda değilsin, biz biliyoruz sen zaten çok güçlü bir kızsın"
Güçlüymüşüm ben...Beni tanıyan herkes öyle diyor...Tüm sorunlarıma rağmen ayakta kalabildigim için güçlü diyorlar bana.Halbuki çoktan yenik düştüm içimde verdiğim savaşlara...Bilmiyorlar..!!!
"Ben farkında değilim, yani ağladığımın"
"Nasıl hissediyorsun. Geldiğin için pişman mısın" bu konuda cevabım netti. Hayır ! Pişman değildim.
"Değilim, aklımı kurcalayan o kadar çok şey var ki. Bunlarla nasıl başadeceğim bilmiyorum"
"En başta Mehdi'nin hastalığı. Neden ilaç tedavisini uygulanmadığı, geçmişte ne yaşadığı, birazda bugüne kadar yaşadığım ne varsa ya onu tanimasaydim "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Sokak
ChickLit"Sende onun gibisin" dedi baktığım yere yani o yıldıza bakıp "Sende onun gibi bu zifiri karanlığı aydınlatabilen en büyük en güzel yıldızsın. " "Oysa yıldızlar parlamaktan hiç korkmazlar. Peki ya sen karanlığını aydınlatmamdan korkmuyor musun." C...