25 Mayıs.
Büyüdüm,dizlerimde ki yaralar geçti. Saçları hiç okşanmamış o kız çocuğunun,ruhundaki yaralar geçmedi.🌼🌼
Saatlerdir baktığım tavanın artık bana cevap vermeyeceğini anladığımda salakça kendime güldüm ve daha sonra sağıma döndüm. 8 gündür tamı tamına 8 gündür evde tek başıma böyle duvarlarla çiçeklerle konuşmaya başlamıştım. Mehdi önemli bir işim var gelene kadar evde kal demişti bu süre zarfında sadece kendi ihtiyaçlarım için dışarı çıkmış daha sonra yine aynı yere dönmüştüm.
Mehdi'yi deli gibi merak etsemde ulaşamıyordum. Bir kaç defa Ferideden arasakta telefonu kapalıydı. Feride çok fazla üstüne düşmememi yakın bir zaman geleceğini eğer ulaşılmak istemiyorsa önemli bir işi olduğunu defalarca anlatmıştı. Fakat ben yinede anlamak istemiyordum. Burada ölüp gitsem haberi olmayacak başıma birşey gelse bilmeyecekti. Ayrıca iki gün önce gece bu sokakta çatışma çıkmış kriz gecirmeme sebeb olmuştu. Her ne kadar evime gitmek istesem de Feridenin rica ve baskıları yüzünden burada kalmıştım. Burası benim için güvenli olan bir yermiş. Onun olmadığı bir yer güvenli falan değildi. Korkuyordum. Savunmasızdım.
Yataktan ayaklarımı sarkıtıp yüzüme düşen saçlarımı elim ile geriye attım. Özel günümde olduğum için sidetli ağrılarım yürümemi zorlaştırıyordu. Doktorların söylemesine göre ilk üç ay vücudum düzene girene kadar şiddetli ağrılarımın normal olduğunu söylemişti, bu yüzden korkmuyor sakin kalmaya çalışıyordum.
Uzaktan gelen kapı vurulma sesi ile zorla kendimi kaldırıp bahçeye çıktım. Aniden giren sancı ile derin nefes alıp geçmesini bekledim. Daha sonra kendimi iyi hissettiğimde dış kapıya yaklaşıp kapıyı açtım. Feride karşısında ruh görmüş gibi bir ifadeye bürünmüş düşmemem için kolumdan tutmuştu.
"Zehra ne bu hal, iyi misin ?" Kafamı evet anlamında sallayıp dolan gözlerim ile ona baktım. Çünkü iyi falan değildim, ve bu sancı canımdan can alıyordu.
"İyi falan değilsin. Ali'yi çağırayım mı?" Ferideye şaşkın ve umutlu gözlerle bakıp
"Ali geldi mi? Ali geldiyse Mehdi de gelmiştir geldiler mi ?" Sanırım Feride ağızından kaçırmış söylememesi gereken bir şeyi bana söylemişti.
"Şey, Ali akşam gelmiş, ihtiyacın varmı kontrol etmek için"
"Bir şeye ihtiyacım yok zahmet etmiş. Madem bu kadar önemsiyor gelip kendisi baksaymış. "
"Sen gel bir otur şuraya " kafamı tamam anlamında sallayıp çardağa doğru ilerledik.
"Mehdiye bir şey mi oldu Feride bak olduda benden sakliyorsan yemin ederim affetmem. " Dedim kesin bir dille.
"Sen önce neyin var onu bir söyle bakalım. "
"Feride !?"
"Ne Feride Feride kızım aynaya baktın mi sen hiç ölü gibisin"
"Özel günümdeyim, sancım var sadece"
"Doğum yapsan bu kadar olurdu" dedi gülerek. Elimi istemsiz karnıma koyup, gülümsedim. Bana ait olan bir şeyi kaybetmiştim ama zamanı geldiğinde evladım için bu ağrıların 10 katını çekmeye de razıydım.
"Kahvaltıda yapmadın ozaman. Sıcak birşeyler hazırlayayım sende o sırada duş al sonra ben evden sıcak su torbası getiriyor güzelce yat. Aa hatta evde elektirikli battaniye var onuda serelim yatağa valla hiç bir şeyin kalmaz " verdiği telaşa ilk başta gülümseyip daha sonra anlamsız bir şekilde içime dolan acı ile ağlamaya hazır bir hal almıştım. Hastalığımdan kaynaklıydı büyük ihtimal yada asla görmediğim ilgiyi bir yabancıdan gördüğüm için bilmiyorum, ama gerçektende hiç kimse benim için çırpınmamış, ağrılarım ile uzaktan yakından ilgilenmemişti . Bir de buna Mehdisizlik eklenince daha fazla tutamadığım göz yaşlarımı bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Sokak
ChickLit"Sende onun gibisin" dedi baktığım yere yani o yıldıza bakıp "Sende onun gibi bu zifiri karanlığı aydınlatabilen en büyük en güzel yıldızsın. " "Oysa yıldızlar parlamaktan hiç korkmazlar. Peki ya sen karanlığını aydınlatmamdan korkmuyor musun." C...