Yine bir wattpad faciasından sonra merhaba.
Bölüme bol yorum ve vote yapın ki diğer bölüm yarın gelsin. Dün herkes çok stres oldu biliyorum. Yarın telafisi olsun.
Spoi yorum yok.
Bölüme 🥀
17. BÖLÜM | GÜL VE ŞARAP
Ansızın duran, durduran zamanın yeniden akmaya başladığında damarlarımdan akıp gittiğini hissediyordum.
Midem kasılıyordu.
Ne diyeceğimi bilemedim, aşağıya eğdiğim başımı yukarı doğru kaldırmadım bir süre. Dudaklarım sessizlik yemini imzalamış gibi birbirine dokunup kapanmıştı, konuşmak istesem sanki kelimeler dilimi bıçak gibi lime lime edip kesecekti. Bu sabah içim içime sığmaz hâlde onun için giydiğim eteğin karışık desenlerine göz gezdirdim. Heyecan içinde onun için hazırlanmıştım, boşunaydı; onun benden hoşlanmasını ümit ederken arkadaşımdan hoşlanmıştı.
Yorgunca iç çektim.
İçim benden daha yorgundu.
Ayaklarıma geçirdiğim kovboy çizmelerinin ucuyla toprağı eşeleyip durdum. Hemen yanımda oturan Barış'ın bakışları ruhuma batarken, zihnim yavaşça dün sabaha doğru usul usul kaydı; üçümüz birlikte aynı masada oturmamıza rağmen Barış, benden çok Beren'le sohbet etmişti. Beren'in hakkında bir şeyler öğrenmek ister gibi devamlı ona sorular soruşuna, gözlerinde yanan o ışığa nasıl dikkat etmemiş, Beren'e sinyaller gönderen niyetini nasıl anlamamıştım ben?
İçimde bu sabaha kadar biriken hisler, içimde farklı noktalara dağılarak ağırlık yapmıştı. Savaş'ın bana, 'Salak gibi görünüyorsun,' derken ne demek istediğini daha net anlıyordum. Kendi hayalperest İç dünyama, sanrıların içine öyle dalmıştım ki gerçeği göremeyecek şekilde ağır sersemlemiştim.
Üstelik Savaş'ın acımasız bir dürüstlükle bu gerçeği ifşa etmesini inkâr ederek kendimi aptal yerine koymuştum.
Tuhaf bir şekilde şu an Barış'la aramıza yılların var ettiği o mesafenin yeniden girmesini isterken, asla bunu isteyeceğimi tahmin etmezdim ama Savaş Akduman'ı görmek istiyordum. Hayal kırıklığımı onun yanında atlatmak istiyordum, bunu istemek aptalca mı, delice mi, yoksa küçük bir kızın duygu karmaşasından doğan bir istek mi emin değilim, sadece onu görmeyi istedim. Onunla konuşmak istiyordum, benimle uğraşsın istiyordum, dikkatli kahverengi gözleriyle beni izlesin istiyordum.
Çünkü Savaş Akduman bana ne zaman baksa kendimi değerli hissediyordum.
Savaş'ın bana biçtiği değer yatağına girmemle orantılı olabilirdi ama ondan öyle bir aura yayılıyordu ki bir kız olarak başka türlü hissetmeme neden oluyordu.
Savaş'ın şu bel altı konuşmalarından yapıyor olması gerçekten can sıkıcıydı. Yine de onu hiçbir neden olmadan arasa mıydım? Sonuçta telefon numarası bende kayıtlı, arayıp gelmesini veya bir yerlerde buluşmayı istesem ondan mutlaka gelirdi. Mutlaka gelmek. Aradığım anda mutlaka geleceğini bilmek beni ve onu aramızdaki garip ilişkide nasıl bir konuma koyuyordu? Kafamın içinde Savaş adına böyle der, böyle yapar gibi kesin yanıtlar veriyorsam, bu tamamen onun bana verdiği kesin izlenimle ilgiliydi.
Yanımda değildi, yine de takım elbiseli slüeti, tepkileri, o serseri tavrı rahatlıkla gözlerimin önünde beliriyordu.
Barış, birkaç dakika sonra aramızda uzayıp giden sessizliğı, "Senden yardım almak istedim," diyerek bozduğunda kalbimden kanla karışık duygular aktı. Başımı ona çevirdim, eliyle pantolonun üzerindeki hayali tozları silkeler gibi hafif vuruşlar yapıyordu. "Yani belki bana onun telefon numarasını vermek istersin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARALI HAYALLER (+18)
General FictionNüket Kozcu, kendi halinde üvey annesinin yaptıklarından hoşnutsuz bir üniversite öğrencisidir. Bir gece bara gider ve tanımadığı bir adamla beraber olur. Ah, yanlış oldu; adamı çok iyi tanıyordur fakat sarhoşluğundan kim olduğunu anlamamıştır. Yak...