Alıntı ve paylaşımlar için instagram sayfası: fasenix_series
Yeryüzünde uzun zaman geçirmiş olan Elvie, bizi tam Siren kayalıklarına çıkartmıştı. Ana kayalık, beş-altı parçaya bölünmüş kayalıklar tarafından çevrelenmişti. Henüz öğle saatlerindeydik ve kayalıkların yer aldığı bölgede sıcak bir dönem yaşanıyordu. İkimiz de içgüdüsel olarak ana kayaca yöneldik. Önümüze çıkan geniş oyuk, kayalıkların içine uzanan bir mağara olduğunu gösteriyordu Oyuktan içeri girer girmez yan yana dizilmiş blok sütunlarla karşılaştık. Kuzenimin dudaklarından ince bir ıslık süzüldü ve hayranlığını belli eden ses tonuyla,
-En son İskoçya'daki Fingal mağarasında böyle bir yapıyla karşılaşmıştım. Gerçekten dudak uçuklatıcı, dedi.
Elbette bahsettiği yeri bilmiyordum ama daha önce buna benzer bir yerde bulunmuş olması beni biraz rahatlatmıştı. İki yanımızı çevreleyen sütunların ortasından devam eden akıntıyı takip ettik ve biz içeri doğru ilerledikçe gün ışığı da yavaş yavaş etkisini yitirmeye başladı. Çekinerek de olsa önümüzü görebilmek adına iki küçük kıvılcım oluştururken,
-Umarım bunun için bana kızmazsın, dedim.
-Günün sonunda sana kızacaksam emin ol ki bu şirin ateş parçaların yüzünden olmayacak, diye cevap verdi. Cevabıyla birlikte yüzümde oluşan acı gülümseme, en azından ona zarar gelmemesini dilediğim içindi...
Akıntı bizi, tavanı düşük geniş bir alana sürükledi. Mavi-beyaz, mermerimsi taşların hâkim olduğu bu alanda, yeşil ve mavinin berraklığı en az Vanora'daki kadar nefes kesiciydi.
Fakat ne yazık ki burada bizi bekleyen tatsız bir seçim var gibiydi. Kuzenim önümüzde ikiye ayrılan sudan gözlerini ayırmadan,
-Sanırım neler olduğunu bana anlatmanın zamanı geldi İdella, dedi.
Haklıydı... Derin bir iç çekişin ardından,
-Anlatacağım ama öncelikle hangi yolu seçeceğimize karar vermeliyiz. Bana yalnızca bir dakika daha ver, diyerek ondan izin istedim.
Sybilla'yı düşünürken ne yapmam gerektiğini biliyordum; Orea şelâlesi ve Wynter'ın pullarındaki damlalardan biri olmuştum ve burada da iki yolu takip eden birer damla olacaktım. Önce vücudumu saran suya sonra da o zamanki hislerime odaklandım. Böylelikle suyun derinliklerinde ikiye ayrılan akıntıya kapılmam hiç de zor olmamıştı. Öncekilerin aksine bu kez ne yaptığımın bilincinde olarak tünelde ilerledim. Kanallardan biri, oldukça uzun bir yolun ardından tekrar denize açılıyor, öteki, suyun içinden yükselen taş merdivenlere çıkıyordu.
Gözlerimi açtıktan sonra seçmemiz gereken soldaki yolu gösterdim.
-Sağdaki yol denize çıkıyor. Soldakinden gitmeliyiz.
Elvie şaşkınlıkla beni incelerken,
-Bu.. bunu nasıl anladın? diye sordu.
-Bilmiyorum. Odaklanınca oluyor. Bir damla oluyor ve gittiği yere kadar görebiliyorum.
Hayranlıkla karışık şüpheli bakışlarını üzerimden çekmedi.
-Damla olmak... Şimdiye kadar hiç böyle bir şey duymamıştım. Bu konudan Profesör Gaiya'ya bahsettin mi? Tarihte bir örneğin daha var mı merak ettim doğrusu.
-Vanora'ya döner dönmez soracağım kuzen, söz ama şu an tek merak ettiğim şu merdivenlerin sonunun nereye vardığı.
Taş basamaklara vardığımızda kendimizi yukarı çektik. Sudan çıkar çıkmaz güneş ışığından yoksun mağaranın soğuğu tenime işledi. Dişlerim birbirine çarpmaya başlamadan önce alevleri büyüterek ortamı ısıtmaya çalıştım. Kuzenim kurumayı bile beklemeden benden önce çıkmaya koyuldu. Ben de merdivenlerin son bulduğu noktaya kadar onun arkasından yürümüş, bitiş noktası oldukça dar bir taş koridora çıktığında kuzenimin yutkunuşu oluşan sessizliği bozmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fasenix Serisi 2 - VANORA
FantasyBilinmezlik hep korkutur. Tüm canlılar gibi, insan da çevresindekilere hâkim olma arzusunu bir meşale gibi taşır içinde. Bilinmezlikten korkup, kendini bilmeden yaşayan varlıklarla dolu evrende, birbirinden kaçışa ''yaşam'' derler. Belki de bu yüzde...