Alıntı ve paylaşımlar için instagram sayfası: fasenix_series
Yazın ortasından çekilip, kışın kucağına atıldığım için dişlerim zangır zangır titriyordu. Owin'in beni getirdiği yer, karlarla kaplı yüksek yamaçların arasına gizlenmiş son derece hoş bir dağ eviydi. O, soğuğa alışkın gibi görünüyordu fakat gelir gelmez benim için şöminesini ateşe vermişti. Salonun girişinde kendime sarılarak ısınmayı beklerken soğuğu unutmak için gözlerimi etrafta gezdirerek oyalanmaya çalıştım.
Mumlar dizili avizenin bağlı olduğu ahşap tavan, şömineyi barındıran taş duvarla birleşiyordu. Sol tarafımdaki camlar kahverengi bir madde ile yansıma yapmaması için karartılmış görünüyordu. Şöminenin tam karşısına yerleştirilmiş geniş ve uzun koltuk, iki köşesinden kıvrılarak ortadaki sehpayı kapsayan, salondan bağımsız kendine özgün ortamını oluşturmuştu. Bulunduğum geniş kirişin tabanı, salona inen birkaç basamak sonrasında yumuşak, bej bir halıyla kaplıydı.
Owin, şömineyi yaktıktan sonra üst kata çıkarak kısa süreliğine gözden kaybolmuş, ben de bu süre içinde yavaş yavaş ısınmaya başlamıştım ama yine de birbirine vuran dişlerime engel olamıyordum.
Tekrar yanıma döndüğünde, henüz indiği merdivenleri işaret ederek,
-Merdivenlerden çıkınca koridorun sonunda bir misafir odası var. Sıcak bir duş sana iyi gelecektir. Üzgünüm ama sana uygun kıyafetim yok. Bu yüzden yarına kadar yatağın üzerindekilerle idare etmeye çalış, dedi.
-Sorun değil, dedikten sonra tarif ettiği odaya yöneldim. "Sıcak bir duş." demişti ve şu an kıyafet konusu, dert edeceğim son konuydu. Soğuktan sonra sıcağı gören vücudum hafif uyuşma belirtileri gösterirken dikkatli adımlarla odaya girdim. Bordo, siyah ve bej renklerin hâkim olduğu odada ilk dikkatimi çeken, yüksek tavan ve salondaki gibi karartılmış büyük camlar olmuştu. Bordo perdeler camın iki yanından ahşap üzerine süzülerek kıvrılıyor, iki adet bej koltuk camın önüne yerleştirilmiş ufak sehpayı tamamlıyordu.
Yatağın diğer yanında kalan şömine yeni yakılmıştı ve alevlerin çıtırtılarının yarattığı huzurlu ortamda kaybolmamak, yumuşak yatakta rüyalara dalmamak için kendimi zor tutuyordum. Yatağın üzerinde duran erkek kıyafetlerine baktım; en azından rahat görünüyorlardı...
Uyku fikri daha fazla aklımı çelmeden önce banyoya ilerleyerek küveti doldurdum. Banyo da en az oda kadar genişti ve dağ evine uygun olarak tasarlanmıştı. Ahşap kapaklı dolapları olan mermer lavabo, oda ile uyumlu renklerden seçilmişti. Hemen yanında geniş aynalı bir masa ve sandalye ona eşlik ediyor, arka tarafındaki taş duvardan, ortamı ısıtması için sevimli bir şömine daha baş gösteriyordu. Kıyafetlerimden kurtularak kendimi küvetin yanında yer alan duşa attım. Saçlarımı ve vücudumu kazırcasına yıkarken yaşadıklarımın da üzerimde birikmiş tuz ve toprak izleri gibi hatıralarımdan akıp gitmesini hayâl ediyordum. Durulandıktan sonra doldurduğum sıcak küvete girerek iyice ısınmaya çalıştım.
Nihâyet ısındığımı hissettiğimde sıcak sudan sıyrılarak duvarda asılı olan hâki yeşili havlulara sarınıp tekrar odaya geçebildim. Gözlerim hançeri saklayacak güvenli bir yer arıyordu ki şöminenin üzerindeki tabloyu fark edip hançeri arkasına gizledim.
Saçlarımı kuruturken de üzerimi giyinirken de sürekli beni yoklayıp duran uykuyla mücadele içindeydim çünkü hayatımda yer eden iki önemli kişinin ölümüne şahit olup birinin cesedini imha etmiş olmak gibi uykuya dalmamamı gerektiren çok geçerli sebeplerim vardı.
Üzerime oldukça bol gelen ama yumuşak dokulu rahat kıyafetlerle soluğu tekrar aşağıda aldım. Owin böyle kötü bir gününde bile misafirperverliğini konuşturmuş, sehpanın üzerini çeşitli meyve ve peynirlerle donatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fasenix Serisi 2 - VANORA
FantasyBilinmezlik hep korkutur. Tüm canlılar gibi, insan da çevresindekilere hâkim olma arzusunu bir meşale gibi taşır içinde. Bilinmezlikten korkup, kendini bilmeden yaşayan varlıklarla dolu evrende, birbirinden kaçışa ''yaşam'' derler. Belki de bu yüzde...