Alıntı ve paylaşımlar için instagram sayfası: fasenix_series
Ne kadar çabalarsam çabalayayım huzursuzluktan uyuyamıyordum. Gözlerimi kapatır kapatmaz Orea şelâlesi ve su damlaları gözlerimin önünde beliriyordu. Hâlâ daha benden saklanan şeyler olduğunu seziyor ve bunu saklayanların ailem olduğunu düşündükçe içimdeki huzursuzluk daha da büyüyordu. Kendimi koruyabilmek için gücümü kontrol etmem gerekiyordu ama ben her şeyin o kadar başındaydım ki neresinden tutsam elimde kalacakmış gibi hissediyordum.
Yatakta kıvranmaktan sıkılıp Orea şelâlesine gitmek üzere rahat bir elbise giyindim. Ben ayağa kalkar kalmaz Wynter da uykusundan uyanmış, odadan çıkarken peşime takılmıştı. Orea'ya vardığımızda, kimsenin olmadığı bu geç saatte uçma alıştırmalarını özgürce yapabileceği alana kavuşmak onu mutlu etmişe benziyordu. Vakit kaybetmeden yeşil alana yöneldi. Yerden en fazla yarım metre yükselip tökezleyerek düşüyor, pes etmeden aynı hareketi aynı çabayla defalarca tekrar ediyordu. Wynter'ı izlerken gülümsememe engel olamadım. Azmini örnek almam gerekiyordu.
Şelâlenin suları sabah saatlerine kıyasla daha durgun akıyordu. Köşede bir yere oturarak ayaklarımı suya sarkıttım. Pürüzsüz ve berrak suyun soğukluğu, düşüncelerimi tazelememde yardımcı olmuştu. Kendime haksızlık etmemeliydim. Tüm doğrularım ve yanlışlarım yer değiştirmişti ve bunu düşününce uyum sürecimin çok da kötü gittiği söylenemezdi. Öte yandan herkes bildiklerini bir sebeple kendine saklarken bana karşı dürüst olabilecek birini arıyordum...
Şimdiye kadar bana dürüstçe yaklaşan tek kişi de baş düşmanım olmaya aday olmuştu. Kai'nin sürekli aklıma gelmesi beni ne kadar yoruyor olursa olsun, kendime engel olamıyordum. Bir yolunu bulup ona karşı hissizleşmeyi öğrenmeliydim. Ne kadar zaman alacağını önemsemeden Wynter gibi çabalamak zorundaydım...
Kuruyan damağımı ıslatmak için avuçladığım soğuk suyu yudumladım. Boğazımdan akıp geçen Orea'nın suyu her yudumda beni biraz daha rahatlatmıştı. Bu rahatlığın büyüsüne kapılarak bir avuç daha içmek için parmaklarımı suya daldırmıştım ki ortamdaki farklılık o an için bana her şeyi unutturdu. Tüm vücudum kaskatı kesilmiş bir şekilde şaşkınlıkla etrafımda oynayan çocukların kim olduğunu anlamaya çalıştım.
Hepsi birbirinden sevimli, saydam kanatları olan çocuklar, öğretmenleri olduğunu düşündüğüm bir Adonia'nın eşliğinde uçmaya çalışıyorlardı. Bir çocuk bana doğru koşarken çarpışacağımız korkusuyla oturduğum yerden kalkarak hızla geri çekildim fakat bacağıma çarpan omuzunu hissetmemiştim. Üstelik o da beni görmemiş gibiydi. Herkes beni umursamadan uçma alıştırmasına devam ediyordu.
Koşarak üzerime gelen çocuğun suya atlamasıyla irkildim. Öğretmeni onu da beni görmediği gibi ya görmüyor ya da görmezden geliyordu. Suya atlayan çocuğun yüzeye çıkmadığını fark ederek peşinden suya atladım. Suyun altında oldukça net görüyor olmama karşın şelâlenin arkasına geçerek gözden kaybolduğunu son anda görebilmiştim.
Onu takip ederek şelâlenin arkasına geçer geçmez suyun yüzeyine çıktım ve başımı sudan çıkardığım anda şarkı söylediğim kristallerin arasında, avuçlarından istemsizce yükselen alevleri gözyaşları içerisinde bastırmaya çalışan çocuğu görmem bir oldu.
-Kai! diye bağırdım kendimi tutamadan fakat beni duymuyordu. Nasıl duyabilirdi ki? Bir şekilde geçmişe gelmiştim ve biz henüz tanışmamıştık!
Ne yapacağını bilemeden, çaresizce avuçlarını kristallerden birine bastırdı. Avuçlarındaki alevlerin yok olduğunu fark eder etmez de ağlamayı kesti.
Yine de ona seslenmekten kendimi alıkoyamadım.
-Kai! Sen buraya ait değilsin, alevleri bastırma! dedim ona doğru yüzerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fasenix Serisi 2 - VANORA
FantasyBilinmezlik hep korkutur. Tüm canlılar gibi, insan da çevresindekilere hâkim olma arzusunu bir meşale gibi taşır içinde. Bilinmezlikten korkup, kendini bilmeden yaşayan varlıklarla dolu evrende, birbirinden kaçışa ''yaşam'' derler. Belki de bu yüzde...