40. Bölüm

4.9K 328 520
                                    

Has odanın içinde hararetli bir şekilde konuşan iki adama dalgın bakışlarım ile bakarken Ahmed'in sandalyesine oturmuş masasındaki figürler ile oyalanıyordum. Son saldırıdan sağ çıkan saldırganların sorgusu bitmiş hepsi aynı ismi vermişti. Şimdi ise sıra bu ismi doğrulamaktaydı. "Napoli krallığını düşürmeniz üzerine Kutsal Roma İmparatorluğu olmak üzere Habsburg monarşisi size karşı birlik oldular diğer küçük krallıklar da korkularından bu birliğe katılması ile beraber size karşı planlar kurmaya başlandı. Tabii ki de bunu en başından beri bekliyorduk ama." Hüseyin'in lafını Ahmed çatık kaşları ile tamamladı. "Ama böylesine adice bir hamle beklemiyorduk Hüseyin!" 

"Çakal sürüsü inlerinden çıkıp savaşmak yerine beni en zayıf yanımdan vurmaya kalkıştı. Birlik olup adice aileme saldırdı. Kurdukları bu adi oyunu geç olsa da fark ettik neyse ki şimdi düşmanlarımın kim olduğunu biliyorum kime karşı kılıç kuşandığımı biliyorum. Emin olsunlar ki bunu misli misli geri ödeyecekler." Ahmed'in öfkeden değişen sesi ile ellerimi kucağıma bıraktım.

Tarihte böyle bir birleşme veyahut saldırı yoktu bende en az Ahmed kadar şaşkındım. Gelişim ile çoğu şeyi değiştirmiştim.. Saraya sokulan zehir ve o hainler daha savaşa gidilmeden önce gönderilmesi aslında hepsinin başlarına gelecek olayları tahmin etmeleri sayesindeydi. Hepsi bu savaşta yenileceklerini biliyordu.. 

"Benim haremimi esir alıp beni tehdit etmek isteyecek kadar şeref yoksunu bu insanlar Hüseyin!" Ahmed'in öfkeyle kurduğu cümle ile ona baktım. Haklıydı bu insanlar beni veyahut Ahmed'in ailesini kullanarak onu dize getireceklerini sanıyordu. Savaşmaktan kaçan adiliğe koşar derler. İşte bunlar da bu sözün kanıtıydı.

"Bu yaz Avrupa öyle bir serzenişe uğrayacak ki asırlardır çektirdikleri zulmün sonucunu ödeyecekler." Ahmed'in kendinden emin çıkan sesi ile gözlerimi kapatıp neyi kast ettiğini düşünürken bu yaz olacak seferin aslında dediği kadar büyük olmayışını hatırladım. Sicilya krallığını da topraklarına alacaktı bu yaz ama bu beklenen bir sonuçtu.

Ahmed'in aklından çok başka şeylerin geçtiğini anladığımda tarihe bir çizgi daha çektiğini fark ettim. Değişiyordu.. Ben istesem de istemesem de onlarca şey değişti ve değişecekti. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı ne yakın gelecek nede benim dönemim. Her şey değişiyordu...

"Hüseyin, Yavuz çelebiyi çağır planlarda değişiklik yapacağız." Ahmed'in emri ile Hüseyin selam verip odadan çıktıktan sonra sanki ölüm sessizliği hakim oldu odaya. Neye uğradığıma şaşırmış halde olanların üzerinden bir kez daha geçtikten sonra sudan çıkmış balığa döndüm. "Ahmed aklımı kaçıracak gibiyim." sessizliği bıçak gibi kesen cümlemden sonra o bakışlarını ateşten ayırıp endişeyle bana baktı. 

"Ne oldu, iyi misin?" buraya doğru yaklaşırken ben yerimden kalkıp ona ilerledim. "Bu yaz için hazırlandığınız sefer bahsettiğiniz kadar sert bir darbe değil bunu sende biliyorsun ama şimdi dediklerin.. Aklında ne var senin?" Ellerimi tutan elleri sıkılaşırken gözlerinde parlayan öfkenin parıltıları ile dudaklarını araladı. "Bekledikleri gibi olmayacak Hilal. Yaptıklarının bedelini ödeyecekler." cevap alamamıştım ve bu korkmama neden oluyordu. "Ahmed lütfen daha açık konuş." belime yerleştirdiği elleri sıkılaşırken sinsi bir gülümseme ile başını yana yatırdı. "Aklımdakileri söylemem için daha çok erken sevgilim.. Zamanı gelince anlatacağım ama şunu bil hiç bir şey aynı kalmayacak." 

Korktuğum başıma gelmişti işte ben ne kadar uzak dursam da değişikler başlamıştı. "Ahmed.." adını fısıldamam ile dudakları dudaklarımı kapatınca söylemek istediklerim ruhumda saklı kaldı. Bedenimi bedenine bir sarmaşık edasıyla sararken dudakları nazik dokunuşlar ile dudaklarımda yol buluyordu. Ellerim kollarından omuzlarına çıkarken kaftanına sıkıca parmaklarımı doladım. 

Zamanda Yolculuk OsmanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin