39. Bölüm

4.4K 317 213
                                    

"Sultanım istediğiniz takılar saraya getirilmiş." Yanımıza gelen Lale kalfanın söyledikleri ile Valide sultan memnun bir ifade ile başını olumlu anlamda salladı. "Ala o vakit getirsinler Hilal ile seçelim." Valide sultanın emri ile Lale kalfa saygıyla eğilip selam verdi ve geri geri yürüyerek terzihaneden çıktı. 

Bugün Kına için son kez kaftanımın provası vardı ve sabahın erken saatlerinden beri şu küçücük odadan çıkamamıştık. Şah ile başımıza gelenleri şimdilik Valide sultana anlatmamıştık zira kadın kalpten gidebilirdi. Haremin ve sarayın işleri ile uğraşıyordu zaten işi başından aşkınken bir de yeni bir saldırı haberini sindiremezdi. Son bir ay kalmıştı nikaha ve ben hala inanamıyordum. Öylece geçip gidiyordu zaman ve ben sadece oturup izliyordum. Kına için olan hazırlıklar tüm hızıyla devam ederken şimdi bir de düğün hazırlığı eklenmişti. Her şey olması gerektiği gibi ilerlerken payitahtın dört bir yanına haberler veriliyordu zira yine halk için şenlikler ve yemekler olacaktı. Peri masallarındaki gibi kırk gün kırk gece sürecek bir düğün olmasa da oldukça uzun sürmesi planlanıyordu. 

"Sultanım buyurun, atıştırmalık bir şeyler hazırlandı sizler için." Yanımızdan ellerinde tepsiler ile gelip geçen cariyelerden sonra bir kalfa bizi yan odadaki hazırlanmış yer sofrasını işaret etti. "Vallahi çok iyi düşünmüş kim düşünmüşse kahvaltıdan pek bir şey anlayamadım yahu acıktım." Valide sultanın tatlı söylenişleri ile beraber sofraya doğru ilerledik. Gülerek oturmasını izlerken ardından bende yanına geçtim. Sofrada 'atıştırmalık bir şeyler' adı altında olan ziyafete yutkunarak bakarken dış kapının açılış sesini işittim. "Dilrubah sultan hazretleri." kapıdan yükselen sesleniş ile Valide sultan genişçe gülümsedi. "Ay inşallah torunlarımı da getirmiştir!" Valide sultanın heyecanlı sesi ile güldüm ve başımı kapıya doğru uzatıp Dilrubahın kucağında Aysima ile gelişini izledim. Mustafa ortada yoktu. 

"Validem." Dilrubah saygıyla eğilip selam verdikten sonra gülerek Valide sultanın diğer yanına oturdu. "Aysimam gelmiş, hoş gelmiş benim minik sultanım..." Tüm ilginin anında Aysimanın üzerine toplanmasına alışamayan Dilrubah somurtarak bebeğini annesinin kucağına bıraktı. "Aman sanki ben gelmedim." homurdanışı ile Valide sultan ona yan bir bakış atıp güldü ve geri dikkatini torununa verdi. Dilrubahın düşen morali ile onu yeniden gülümsetmek için lafa girdim. "Hoş geldiniz sultanım, nasılsınız?"

Dilrubah ilgiyi hissettiği gibi yüzü gülerken bana içten bir gülüş atıp "İyiyim Hilal. Sen nasılsın? Hazırlıklar nasıl gidiyor?" diye muhabbeti başlattı. "Çok şükür sultanım, bende iyiyim. Hazırlıklar da maşallah tam takır devam ediyor. Sabahtan beri buradayız ama hiç bir şey halledilmedi." gülerek dert yanarken o çoktan önünde olan börek tabağına uzanmıştı. "Aman canım sık dişini, gülü seven dikenine katlanır benim düğünüm o kadar uzun ve yorucu geçti ki kendimi yataktan kaldıramadım bir hafta." Dilrubah söylediklerinin nasıl anlaşılacağını düşünmeden ardı ardına konuşurken annesi dehşete düşmüş gibi ona baktı. Haklıydı aslına Dilrubahın son cümlesi çok yanlış yerlere çekerek kadın kıpkırmızı kesilmişti. 

Ben bu mahremiyeti sanki anlamamış gibi aptal bir gülümseme ile "Bol bol raks ettin demek." masumiyetime Valide sultan tatlı bir bakış atarken Dilrubah nasıl bir pot kırdığını fark edip hızla başını olumlu anlamda salladı. "Kesinlikle." yanakları dolu bir halde söylediği kelimeden sonra zorla yutkundu. "Sultanzademiz nerede?" gözlerim Mustafa'yı aramayı kesip Dilrubaha çevirdiğimde o şerbetten bir yudum alıp konuşmaya başladı. "Ağabeyimin yanında. Gelirken karşılaştık biraz vakit geçirmek istediğini söyleyince ona bıraktım. Odasına geçmiştir." 

Valide sultan iç çekerek başını yana eğdi. "Arslan'ıma nede çok yakışır baba olmak. " Bana doğru kaş göz yapan Dilrubah ile güldüm ve başımı eğdim. "Yakındır Validem onu da göreceğiz." Dilrubah'ın sırıtarak söyledikleri le Valide sultan iç çekti "İnşallah." 

Zamanda Yolculuk OsmanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin