59. Bölüm

2.4K 199 66
                                    

Finale son 1!

EndleSs_Q Geçmiş doğum günün kutlu olsun! Bölümü 10 Haziranda yayınlamayı planlıyordum ama aksilikler oluşunca bugüne kaldı. İyi ki doğdun Rümeysa! <3 <3

Ayrıyeten bu bölümü cumartesi günü sınava girecek olan tüm gençlere adıyorum umarım hak yerini bulur ve emekleriniz boşa gitmez, bol şans diliyorum hepinize. Umarım her şey dilediğiniz gibi olur.

Oy ve yorum atmayı unutmayın!

Keyifli okumalar!

-

İstanbul'un tarih kokan sokaklarında kaybolan bir ruhtum. Yaşarken ölümü tatmış acıların en büyüğünü yaşamış aciz bir ruh. Binaların arasında dolaşıyor, duvardan duvara çarpıyor boş gözlerle insanlara bakıyordum. Onlar ise benim aksime acıyarak bakıyordu bana... Nedeni neydi peki? Neydi bu acının sebebi? Bu boşluk hissi nereden geliyordu? Bir kaybedişin acısı, bir kaybedişin hissi. Kendi sorularıma kendim cevap vermeye başladığımda artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordum. 

Ne o kainat gözlü kadın olacaktım, nede geçmişin huzuru.

En büyük korkular en çaresiz anında çıkagelirdi insanın. Bir hançer de onlar saplardı yaralı bedenine. En büyük korkum geçekleşmişti...

İsyan etmek istiyordum Yaradana. Ama yüzüm yoktu...

"Allah der ki, kimi benden çok seversen onu senden alırım. Ve ekler: Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur. Aklın şaşar dostun düşmana dönüşür. Düşman kalkar dost olur. Öyle garip bir dünya! Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin. Şaşman dersin şaşarsın. En garibi de budur ya, öldüm der durur yine de yaşarsın." Hz. Mevlana

*

Kucağımda mışıl mışıl uyuyan bebeklerimi izlemeyi kesip karşımızda durup bizi resmeden Ahmed'e baktım. Konsantre olmuş bir vaziyette tuvale fırçası ile darbeler indirirken daha iyi görebilecekmiş gibi gözlerini kısmış çatık kaşları ile tuvale eğiliyordu. Onun bu halini hayranlıkla seyrederken dudaklarımda bir tebessüm can buldu.

Ahmed'in bakışları yavaşça tuvalden kalkıp bizi bulunca çatık kaşları gevşedi ve parlayan hareleri ile bize gülümsedi. Derin bir nefes alıp yeniden resme odaklandığında gülümseyerek onu seyretmeye devam ettim. Günün ortasında güneş en tepede has odayı aydınlatırken ben dairenin ortasında divana oturmuş iki kolumda bebeklerimizi tutarak Ahmed'e poz veriyordum. Bana söz verdiği resmi çiziyordu. Dördümüzün bulunacağı resmi. 

Önce bebekleri çizip ardından beni ve kendisini çizmeyi planlıyordu daha sonra ise detayları tamamlayacaktı. Konuştuğumuz gibi anılarımızı İstanbul'un gözde saraylarından birinin özel dairesinde saklayacaktık. Sarayı en sonunda Ahmed'in ısrarları ile tapusuyla benim üzerime yapmasının ardından eşyalar oraya taşınana kadar tamire alınmıştı. Saray deniz gören yeşil bir alandaydı, çevresi ağaçlarla çevrili sakin bir bölgedeydi.  

Dakikalar sonra bebekleri artık taşıyamayacak hale geldiğimde onları beşiklerine yatırdım ve beşikleri divanın yanına getirip onları sallayarak Ahmed'e kaldığı yerden devam etmesi için müsaade verdim.

"Kainatın gözlerinde can buluşu, aşkımın kalbinde var oluşu kadar güzel sevgili.

Gelecekten geçmişe süren güzelliğin öyle efsunlu ki aklım durdu sevgili.

Zamanda Yolculuk OsmanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin