17. Bölüm

10.3K 606 190
                                    

Olaylar tamamen tarihten bağımsızdır. Karakterler ve olaylar benim kurgumdur. Kurgudaki padişah ve ailesi gerçek değildir. İsim benzerliği olabilir ama hiç bir şekilde tarihle alakası yoktur.

Düzenlendi.

At arabasının yavaşlaması ile geldiğimizi anladım ve başımdaki örtüyü özenle düzelttim. Valide Sultan ile imarethaneye yardım için gelmiştik. İsyan sonrası çoğu ev harap olduğu için zarara uğrayan halkın bir kısmı hala evsizdi.. Tabii Ahmed yeniden inşaat emri vermişti lakin anca kışa doğru biteceğini öğrenmiştik.. O zamana kadar çoğu aile imarethanelerin odalarında kalıyordu. Biz de bugün erzak yardımı yapmak için gelmiştik, Valide Sultan halkın derdini dinleyip yakından ilgilenmek ve dertlerine derman olmak istemişti.

Bizimle yaklaşık 10 asker 6 ağa 5 tane de Validenin hizmetinde olan cariye gelmişti. Hanedan arabasından ilk Valide sultan inerken ardından dikkatlice ben indim. Valide sultan lacivert bir kaftan giymişti üzerinde siyah dantel işlemleri vardı ve bu detayları onu çok asil ve ihtişamlı gösteriyordu. Ben ise böyle bir yerde böyle giyinmek doğru olmaz diye kahve rengi bir kaftan tercih etmiştim. Üzerime de bej, dantelli bir pelerin almıştım.

Elbisemin eteklerini kavrayıp başımı dikleştirdim ve ilerlemeye başladım içeri girdiğimiz gibi insanlar sevgiyle sultana selam verdi. Gözlerim insanların üzerinde gezerken köşede gülüşerek beni izleyen çocuklarda takılı kaldı, buraya ilk geldiğimde oyun oynadığım çocuklardı. Üzerlerinde bir öncekine göre daha temiz ve düzenli kıyafetler vardı ama en önemlisi yüzleri gülüyordu. İçtenlikle gülümseyip onlara hafifçe el salladım.

Valide sultan ilerlemeye başladığında bende bakışlarımı çocuklardan çekip peşine takıldım. Geniş bir odaya girdiğimizde herkes bir yere geçip valideyi izlemeye başladı. Valide sultan sessizce boş bir koltuğa ilerleyip oturdu ardından elini kaldırıp insanları oturmaya buyur etti.
Validenin hizmetindeki cariyeler hariç hepimiz oturduk.

İnsanlar tek tek dertlerini anlatırken içeri sarayda yapılan şerbetler ve lokmalar getirildi.
Herkese ikram edildikten sonra Valide yaşananlardan ötürü yaşadığı hüznü ve çaresizliği dile getirdi herkese sözler verip en kısa zamanda her şeyin eskisinden daha iyi olacağını belirtti. Avluda ise ağalar getirdiğimiz erzakları masalara diziyorlardı, onlar orayı düzenlerken biz burada oturup havadan sudan sohbet ediyorduk. Çocuklar ise kapı eşiğinden kıkırdayarak bana bakıyor ve tabaklarındaki lokmaları yiyordu. İçlerinden biri bana eli ile gel işareti yapınca başımı olumlu anlamda sallayıp Valide Sultana döndüm ve müsaade isteyip ayağa kalktım, eğilip selam verdikten sonra çocukların peşine takıldım.

Gülüşmelerini takip ederek avluya vardığımda yüzümde kocaman bir gülümseme peydahlandı. Zira tam karşımda sevdiğim adam duruyordu.

"Ahmed?"

Yerde bulunan büyük bir sandığın başına çökmüş etrafındaki çocuklara bu dönemin oyuncaklarından dağıtıyordu. Heyecanla elbisemin eteklerini toplayıp yanlarına ilerledim.

"Hünkarım? Sizin burada ne işiniz var? Divan toplantısında değil miydiniz?" resmi konuşmam ile Ahmed içten bir şekilde halime güldü.

"İşim erken bitti. Hem bir hoş geldin yok mu Hilal?"

"Hoş geldin, hoş geldin de ben şaşırdım beklemiyordum.."

"Hoş buldum.."

Oyuncakları işaret edip merakla ona bakınca "Geçen sefer unutmuşuz getirmeyi divandan sonra hatırladım." diyerek açıklama yaptı.

"Çok iyi yapmışsın.."

Kısa süre sonra Ahmed ayağa kalkıp yanıma geldi ve gülümseyerek başımdaki örtüyü düzeltti ve "Kırışmış.." diye mırıldandı ardından çaktırmadan elimi tuttu. Bakışlarım çocukları bulunca hepsini oyuncaklara dalmış halde buldum.

Zamanda Yolculuk OsmanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin