45. Bölüm

3.5K 287 244
                                    

"Zaman denilen kavramın sizin için bir önemi var mı hocam?" Arkalardan bir yerden yükselen ani soru ile bakışlarımızı kürsüdeki hocaya çevirdik. Konudan bağımsız olan bu soru bazıları tarafından dalga konusu olurken benim gibi yeni bir bakış açısı öğrenmek isteyenler için ilgi çekici bir konu oldu.

Derslikte sessizlik hakim olurken hoca sesini düzeltti ve usulce bilgisayarının başına geçti. Cevap dahi vermeden işlerini hallederken arada sırıtarak bize bakıyordu. Ne düşündüğünü anlayamamıştım oldukça garip gözüküyordu hali.

"Yok, zaman denilen kavramın sadece insanlığın ilerleyişine bir yön verirken kullanılan terim benim için. Bir başlangıç veyahut bir son yoktur her şey aynı anda başka olasılıklar ile beraber ilerler ki bazı bilim insanların bu konuda teorileri var biliyorsunuz. Peki siz, siz zamanın değişebileceğine yani zamanda yolculuk yapmaya inanıyor musunuz?" Hoca kendi düşüncesini aktardıktan sonra bize bir soru yöneltince kalabalıktan sesler yükselmeye başladı ama aralarından biri elini kaldırdı. 

Söz hakkını hoca ona verince kız konuşmaya başladı. "Açıkçası ben inanmıyorum zira olmuş ve bitmiş bir şeye geri dönmek imkansız. Düne dönebilen var mı aranızda? Eğer öyle bir şey mümkün olsaydı kesin dünkü yıl sonu partisinde bu kadar fazla dağıtmazdım. Hala başım çatılıyor.." Kızın ciddiyeti kısa sürede kaybolunca göz devirmeden edemedim. Dikkatleri üzerine çekince kişiliği değişmiş boş lafları ile birilerinin ilgisini çekmişti. 

"Aman bilmeyen kaldı sanki dünkü rezilliğini hala duyurmaya çalışıyor." Yanımda oturan Damlanın fısıldaması ile gülmemi tutamayıp kıkırdadım. Aynı fikirdeydik.

"Evet Hilal bir şey mi diyecektin?" Hocanın meraklı bakışları beni bulunca yerimde dikleşip sesimi düzelttim. 

"Hangi konuda?" Kızın haline konuşurken ben de ondan geri kalmamıştım. İşte etme bulma dünyası.

Ufak bir gülme kargaşasından sonra hoca bir bakışı ile susturdu. "Sen inanıyor musun zamanda yolculuğa?" sesi oldukça ciddi çıkınca yüzümdeki o alaylı gülüş silindi ve bende ona ayak uydurdum.

"Aslına isterseniz ben inanıyorum hocam, bunun bilimsel bir açısından değil de mistik gücü sayesinde inanıyorum. Biliyorsunuz bizler bu bölümü seçerken bir tutku ile baş koyduk. Eminim ki buradaki kimse sırf bu bölüm denk geldi diye buraya gelmedi. Herkesin bir nedeni var. Şemsettin hocamız geçen sene okul dergisi için yazdığı bir makalede Bast-ı zaman ve Tayy-ı mekân hakkında geçen hadisleri ve efsaneleşmiş hikayeleri kaleme almıştı. Bu bana o kadar yakın gelen bir konu oldu ki uzun süre bu konular hakkında araştırma yaptım ki tezim de bu konu hakkında olacak. Yani demek istediğim O ol der ve olur. Bazı şeylerin nedeni olmaz. Olması gereken olması gerektiği zamanda gerçekleşir ben buna inanıyorum dolayısıyla zamanda yolculuğa da inanıyorum."

Soluksuz konuşmamın hocanın hoşuna gittiğini biliyordum. Kendisi, kendinden emin olan insanlara artı puan ile bakıyordu zira. Boş birisi olmadığınızı anladığında size olan saygısı ile sizi dinler ve düşünürdü. Keşke diğer insanlar da böyle olabilse.

Hoca başını usul usul olumlu anlamda salladıktan sonra bir başkasına söz vererek beni azat etti.

Derin bir nefes alarak yerime oturdum ve dersin geri kalanını sadece konuya odaklanarak geçirdim.

Derslikten çıkarken son dersin verdiği rahatlama ile merdivenlere doğru neredeyse seke seke ilerledim. Eve gidip kendimi yatağa atmak istiyordum bir tek. Binadan kendimi attığım gibi güneşli havaya gülümseyerek baktım her şey o kadar canlıydı ki kendimi bir boya paletinde gibi hissediyordum.

Zamanda Yolculuk OsmanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin