II. Kitap: 8. Bölüm -Geçmişten sesleniş-

1.6K 196 223
                                    

Başımız sağ olsun...

Vefat edenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına ise sabır diliyorum.


Elinde bavulu ile hastanenin çıkış kapısında bekleyen Onura tebessümle bakarken o heyecanla gülüyor yapacaklarını bize anlatıyordu. Sonunda aylar sonra yeniden yüzü gülmüş o siyah beyaz hayattan kurtulmuştu.

Birazdan gelecek olan taksiye binecek ve gidecekti. Ve ben yine yalnız kalacaktım.

Burada kalmasını istemiyordum tabii ki de yanlış anlaşılmasın, aksine yeniden hayata karışıp aylardır kaçırdıklarını yakalamasını istiyordum. Ama bir yanım yalnız kalacağım gerçeği ile onu durdurmak istiyordu. Bencil miydim?

Bu kadar kısa sürede bir arkadaş edinip ona bağlanmak yapmamam gereken bir şeydi. Kaybetme duygusunu sonuna kadar yaşamış biri olarak körü körüne yeniden aynı hataya düşmüştüm.

Ve tam bu anda kim olduğumu hatırlamıştım. Ben bir insandım. Elbet yanlışım da olacaktı, haşa mükemmel olamazdım ya? Kendimi her yanlışımda bu kadar dibe çekmem çok yanlıştı, doğru insan yanlışlarının farkına varmalı ama kendine bu kadar kötü davranırsa elbet diğer insanlar da üzerine gelir.

Bakışlarımı zorla daldığım yerden çekip yanımdaki insanlara odakladığımda bana bakan Gökçe ile göz göze geldim. Bir şey diyordu galiba...

Güvenlik kulübesinin yanında durmuş yola bakıyorduk hatta ben hariç ikisi de bakmaya başlayınca sonunda transtan çıktım.

"Taksi geldi." Gökçe hemşire yolu işaret edip söylediklerine tepki vermek istemezken Onur gülerek başını salladı.

"O zaman benim de gitme vaktim geldi ha?" Ellerini iki yana açtığında filmlerdeki o enerji dolu karakter gibi göründü gözüme.

"Hilal unutma iletişimi kesmeyeceğiz tamam mı? Yakında buradan çıktığında yeniden buluşacağız." Emin olmak için gözlerimin içine kısık gözlerle bakınca en sonunda gülerek başımı salladım. "Tamam. Seni arayacağım."

"Beklemede olacağım, o zaman görüşürüz. Kendinize iyi bakın!"

Sonra demir kapı açıldı ve Onur bavulu ile hayata karıştı. Taksiye binişini, bana gülerek el sallayışını izlerken bende elimi kaldırıp ona veda ettim. Araç sokaktan uzaklaştıktan dakikalar sonra biz hala kapı girişinde duruyor öylece yola bakıyorduk. Yada daha doğrusu ben bakıyordum, Gökçe hemşire sabırla beni bekliyordu.

Yapacak işlerim olduğunu hatırlayarak kendime geldiğimde arkamı dönüp hastaneye doğru ilerlemeye başladım.

Bugün son seansıma girecektim. Daha sonra evrak işlerinin tamamlanmasını bekleyecek ve buradan çıkacaktım.

Her ne kadar seans için hiç istekli olmasam da buna mecburdum. Doktordan onay belgesi alamadan hiç bir planım işleyemezdi çünkü.

Hastaneye girdiğimizde beraber ikinci kata çıkıp Hakan hocanın odasına ilerledik. Koridor sakindi en azından çoğunlukla buralarda dolanan hastalar yoktu.

"Seni seans sonrası almaya geleceğim tamam mı? Beraber öğle yemeği yeriz."

"Tamam bir saat sonra görüşmek üzere."

Kapıyı isteksizce tıkladığım süre zarfında kendimi her an vaz geçip kaçacak gibi hissediyordum. Sanki içerinden ses gelmezse buradan topuklayacaktım.

"Buyurun." İçeriden yükselen ses ile kapı kulpunu aşağı indirip derin bir nefes alarak içeri girdim. Son defa...

*

Zamanda Yolculuk OsmanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin