1.BÖLÜM

654 42 20
                                    

Satır içi yorum yapmayı unutmayın^^

İkinci kitap için başlama tarihlerini alayım bu satıra♥️

10.05.21

🔗

Ayağımdaki siyah spor ayakkabılarımı izledim dikkatle. Önüme bakmak yerine, ayakkabılarıma bakarak ilerliyordum. Geldiği hissettiğimde olduğum yerde durup başımı kaldırdım usulca.

Koskoca harflerle AREL KOLEJİ yazıyordu. Herkes kendi hâlindeydi, bu beni bir miktar olsun rahatlatmıştı. Karayel Kolej'inde olduğu gibi göze batmak istemiyordum.

"Beğendin mi?" Tanıdık gelen sesle birlikte arkamı döndüğümde Buğra, elleri cebinde bana doğru ilerliyordu.

"Şaka?" dedim kaşlarımı kaldırarak. "Cidden okulun ilk günü velimmiş gibi yanıma mı geldin?"

Gülümsedi. "O kadar sorumluluk bana fazla kızım," dedi mırıldanarak. "Sadece ilk günden seni sıkboğaz etmesinler diye geldim."

"Sağ ol." diye karşılık verdiğimde, okula doğru yürümeye başladık.

Gitmemden sonra okul 3 aylık yaz tatiline girmişti. Tam otobüse binmişken, bizimkiler eşkiya gibi kesmişti önümüzü.

Ve sonra Buğra tarafından o can alıcı teklif yapılmıştı.

Babasının okulunda okumamı ve pes etmememi söylemişti. Esma, Emre ve Barış da diretmiş bir şekilde beni ikna etmişlerdi. Annem başta sürekli git gel yaptığımız için bu dengesizliğime kızsa da o da biliyordu kafamın karışık olduğunu.

Sonunda ise Buğra'nın teklifini, Yağız'ın hiçbir şekilde haberi olmaması şartıyla kabul etmiştim. Burada olduğumu sadece bizim dörtlü biliyordu, o kadar.

Yazın en çok vaktimi Barış'la geçirmiştim. Hele gece yarıları o balkon konuşmaları, pahabiçilemezdi.

"Vay vay vay, kimleri görüyorum!" Uzun boylu, esmer bir çocuk kollarını açarak Buğra'ya bakıp gülümsedi. Gömleğinin kollarını yukarı kıvırmış, kollarındaki damarlar günyüzüne çıkmıştı.

"Seni buralarda görmeyeli uzun zaman oldu," diye eklerken Buğra sessiz kalmayı tercih etmiş ve erkekçe tokalaşmışlardı.

Bakışları bana kayarken kaşları havalandı. "Bu da kim böyle?" dedi baştan aşağıya beni süzerek.

"Gözlerine sahip çık," dedim tek kaşımı kaldırıp yüzüne bakarak. Afalladığında Buğra'nın sessizce güldüğünü işittim.

"Bu Aşkın," dedi başını dikleştirerek. "Kendisi kardeşim olur." Kurduğu cümleyle gözlerimi ona çevirdiğimde bana bakmak yerine karşısındaki çocuğa bakıyordu. "Bu da Tarkan." Bana dönüp çocuğu tanıtırken "Ne?" dedim kendimi tutamayıp gülerek.

Bana sus dercesine bakarken Tarkan'a dönerek ellerimi havaya kaldırdım. "Çok pardon," dedim kendimi dizginlemeye çalışarak. "Komiğime gitti, özür dilerim!"

"Sorun değil," derken genişçe gülümsedi. "Alıştım artık, senin de adının pek normal olduğu söylenemez." Gülümserken, "Aşkım dermiş gibi," demesiyle gülüşüm yüzümde söndü.

Herkes bana seni hatırlatmak zorunda mıydı Yağız Karayel?

"Geri bas aslan," dedi Buğra hızla. "Lafını bil de konuş."

"Sakin ol dostum sadece geyik yapıyorum," dedi ellerini havaya kaldırarak. "Ayrıca aşkolsun, böyle güzel bir kardeşin olduğunu söylememiştin bana."

Hayda! Çattık belaya ya!

"Oralar biraz karışık," dedi kısaca. "Neyse Aşkın ben gideyim artık, saat yaklaştı." Kolundaki saate kısa bir bakış attığında başımı salladım ağır ağır.

ŞAH MAT [tamamlandı.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin