13. BÖLÜM

647 44 16
                                    

"Günaydın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Günaydın."

Barış'ın seslenişiyle ayakkabılarımı iyice bağlayıp başımı kaldırdım. "Günaydın."

"Bunun ne işi var burada hâlâ?" Çenesinin ucuyla Buğra'yı gösterdi.

"Ben de buradayım ya hani, kardeşim." Buğra, umursamaz bir tavırla ceketini giyerken Barış'a laf atmıştı.

"Seninle muhatap olmuyorum farkındaysan." dedi Barış da aynı şekilde.

"Buğra'nın evi uzak olduğu için ben istedim gitmemesini." dedim sakince. "Birlikte geçeriz okula dedim, kötü mü etmişim?"

"Senin için sorun yoksa benim için de yok."

"Güzel." dedim mırıldanarak. "Gidelim." Buğra'ya da baktığımda sağ tarafıma o, sol tarafıma da Barış geçti. Birlikte merdivenlerden inmeye başladığımızda ölüm sessizliği vardı aramızda.

Dün gece Yağız'ı o hâlde görünce ben de tüm gece balkonda oturmuştum. Tüm gece, onu izlemiştim.

Aklımda ise tek bir soru vardı tüm gece.

Niye?

Benden nefret ederken, niye her seferinde dibimde buluyordum onu?

Bir ara uyuyakalmıştım, geri kalktığımda ise Yağız yoktu. Ben uyurken gitmiş olmalıydı. Esma ve Barış, sabah erkenden okula yetişebilmek için çıkmışlardı evden. Buğra'nın ise evi uzakta olduğundan kalmasında bir sakınca olmadığını söylemiştim. Bir günlüğüne sivil gitse, sorun olmazdı herhalde.

Tüm yol boyunca hiçbirimiz tek kelime etmedik. Ara sıra aramızda kısa bakışmalar geçti, o kadar. Okulun önüne geldiğimizde ise bahçedekiler beni görür görmez fısıldaşmaya başlamıştı. Hâlâ Yağızla beni konuşuyorlardı, gerçekten delirecektim.

"Onlara aldırma."

Barış omzuma dokunduğunda derin bir nefes aldım. "Ben kafayı yiyeceğim Barış." dedim sessizce. "Ben gerçekten delireceğim artık! Bunlar onca olan olaydan sonra bile hâlâ nasıl Yağız ve beni bir arada düşünebilirler?"

"Çünkü onlar Yağız ne derse ona inanırlar." dedi Buğra araya girerek. "Yağız bir açıklama yapmadığı sürece böyle devam edecek bu, asi kız."

"Öyle mi dersin?" dedim başımı Buğra'ya çevirerek.

"Öyle." dedi hızla. "Yağız'a gerçekleri söyletebilirsin."

"Buğra, kızın aklına girme." dedi Barış arkadan. "Aşkın, sen merak etme. Birkaç güne unutulur gider, hep bunu konuşacak hâlleri yok."

Barış ve Buğra o kadar zıt kişilerdi ki, hangisinin sözüne gideceğimi bilemiyordum. "Benim bir aklım var." dedim konuşmalarını bölerek. "Akıl almaya ihtiyacım yok."

"Tabi ki yok." dedi Barış katılarak.

Buğra ise omuz silkti. "Aksini iddia eden yok zaten, hangi yolu seçersen seç. Bol şans."

ŞAH MAT [tamamlandı.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin