16.BÖLÜM

417 32 11
                                    

"Alsana bunu da."

Esma söylediğim şeyle endişeli bir tavırla yüzüme baktı. Kaşlarım çatılırken, "Ne?" dedim. "Alt tarafı çikolata istedim!"

Çikolata reyonunu arkasına alarak iyice döndü benden tarafa. "Sen çikolata sevmezsin ki!"

"Artık seviyorum." diyerek omuz silktim. "Hem bu depresyona falan girerken çikolata yemiyor mu insanlar?"

"Depresyona mı girmeyi düşünüyorsun?" dedi tek kaşını kaldırarak.

"Yağız için depresyona mı girmem gerekiyor?" diye sordum karşılıklı olarak umursamaz bir tavırla.

"Bilmem, gerekiyor mu?"

"Esma biz ne saçmalıyoruz?" Öfkelenmiştim. "Almazsan alma, ben alırım!" Sertçe birkaç tane çikolata alıp kendime doğru çektim.

Tamam kabul, birkaç tane değil.. Yaklaşık 20 tane almış olabilirim ama bunun konumuzla alakası yok. Hiç yok!

"Yuh yuh!" dedi markette olmamıza rağmen ses tonunu yükselterek. "Komple alıp götürelim istiyorsan?"

"Offff," Kaşlarım çatılmıştı yeniden. "Sen niye geldin ki benim yanıma? Ben ne güzel takılıyordum kendi kendime!"

"Kendini öldürmemen için." dedi umursamaz bir tavırla omuz silkerek. "Sende o potansiyel var."

"Yağız için kendimi mi öldüreceğim?" Sesli bir şekilde güldüm. "Daha neler! Yağız için kendime bir şey yapacak değilim."

"Bihter Ziyagil de Behlül için böyle demişti," derken dudaklarını büzdü. "Sonra ne oldu? Finalde kendini kalbinden vurdu!"

"Bir kere Behlül için vurmadı kendini!" diye karşı çıktım. "Bihter'e kimse değer vermedi, onu kimse sevmedi. Adnan bile! O odada, Bihter'in yüzüne bile bakmadı, sadece Behlül'e odaklandı. Bihter tüm bu olanları kaldıramadığı için vurdu kendini."

"Ben de hararetli hararetli Yağız'a sövüyorsunuz sanmıştım." Buğra'nın sesini duymamla ona baktım şaşkınlıkla. Bizi nereden bulmuştu? "Meğer, Aşk-ı Memnu dedikodusu yapıyormuşsunuz."

"Sen nerden çıktın?" dedi Esma duygularıma tercüman olarak. "Bizi nasıl buldun?"

"Eniştem söyledi," dedi göz kırparak. "Barış yanii.."

Göz devirip arkamı dönecekken kolumdan tuttu. "Tamam tamam, sinirlenme!"

Kolumdaki elini itecekken acıyla sızlandığında, bakışlarım eline kaydı. Elinin üstü yara olmuştu, derisi soyulmuştu adeta. "Ne oldu buraya?" dedim eline dokunarak. "Nasıl oldu bu? Kavga mı ettin sen?"

"Çok düşünceli bir kardeşim var, çok şanslıyım!" dedi alaya alarak. "Değil mi Esma?"

Esma sıkıntıyla ofladı. "Kavga ettiğini sanmıyorum, baksana yüzüne hiçbir yara yok."

Bakışlarımı bu kez yüzüne çevirdim. Gerçekten de hiçbir şeyi yoktu. "Bakma öyle," dedi Buğra kaşlarını çatarak. "Ne alıyorsunuz?"

Konuyu dağıttığında sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. "Beni şeker komasına sokup öldürecek, her şeyi alıyoruz!"

ŞAH MAT [tamamlandı.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin