23.BÖLÜM

458 33 7
                                    



Hepimizin hayatında, inişli çıkışlı şeyler yaşanırdı. Bir gün mutluluktan havalara uçarken, ertesi gün yere çakılabilirdiniz.

Ben, mutluluktan havalara uçmuş, hemen sonra dibi görmüştüm.

Şimdi ise yeniden havalanma vaktiydi. Bu kez adımlarımı temkinli atacak, kendimi üzmeyecektim. Kimsenin de beni üzmesine izin vermeyecektim.

Barış ve Buğra için Karayel Koleji'ne gelmiştim bugün. Arel Koleji ile aralarında bitmesi gereken bir basketbol maçı vardı.

"Şttt, gelenlere bak!" Gizem, sesli bir şekilde gülerek kolumu dürttüğünde başımı kaldırıp gelen kişiye baktım. Buğra, alnında koskoca GİZEM yazısıyla görüş açıma girerken, hemen ardından gelen Yağızla birlikte kahkaha attım. Dün gece onlar uyuduktan sonra Gizemle birlikte alınlarına isimlerimizi yazmıştık.

Etraftakiler de kendi aralarında gülüşürken, Buğra yanımıza oturdu. "Selam."

Sesi durgundu. Haberi mi yoktu acaba alnındaki yazıdan?

"Günaydın." dedi Yağız benim yanıma geçerek. "Bunlar bana mı gülüyor, yoksa ben mi öyle hissediyorum ya!" dedi hemen ardından. Hâlâ haberi olmadığını farkettiğimde gözlerimi büyüterek Yağız'a baktım.

"Lan," dedi Buğra gözlerini kısarak. "Senin alnında Aşkın yazıyor!"

Yağız'ın da gözleri büyüdü. "Seninkinde de Gizem yazıyor!"

Gizemle birbirimize baktığımızda o da benim gibi gülmemek için kendini zorluyordu. "Bunu sizin yapma ihtimaliniz yüzde kaç?" diye sordu Yağız alnını silmeye çalışarak. Fakat dolma kalemle yazmıştım, çıkarması için yıkaması gerekiyordu.


"Yüzde yüz!" dedi Buğra sitemle. "Alacağın olsun Gizem, birazdan sahaya çıkacağım!"  Yağız'a döndü. "Çıktı mı bak bakayım?"

"Hayır, benimki?" dedi merakla.

"Seninki de çıkmamış."

"Yıkamamız lazım." dediğinde dudaklarımı büzdüm.

"Hayır ya, yıkama! Çok tatlı oldun böyle!"

"Sen hiç konuşma," dedi kaşlarını çatarak. "Kalk. Bana yardım edeceksin çıkarmakta!"

"Banane!" diye omuz silktiğimde kolumdan tutup çekiştirmişti. Buğra ve Gizem de arkamızdan gelirken öğrenciler hâlâ kıkırdıyordu.

"Ne gülüyorsunuz lan, dönün önünüze!" dedi Yağız ters bir tavırla. Göz devirdiğimde, tam karşımıza Mustafa Hoca çıktı. Dudaklarımı dişlemeye başladım. Gözleri bir Yağız'ı, bir Buğra'yı buldu. Sonra kaşlarını kaldırdı.

"Ne bu şimdi?" dedi tek tek yüzümüze bakarak. "Alın yazımsın deme şekli mi?"

"Onu Aşkın'a sorun hocam!" dedi Yağız dişlerinin arasından.

Şirince gülümsedim. "Benim hiçbir alakam yok hocam, Yağız kendisi yazmış!"


ŞAH MAT [tamamlandı.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin