Gizem'in Anlatımıyla :"Böyle mi çıkacaksın dışarıya?"
Annemin sesi, kulaklarıma iliştiğinde attığım adım havada kalmıştı. Resmen bana nefes dahi aldırmıyordu. "Evet." dedim sessizce ona doğru dönerek.
Gözlerini kısarak baştan aşağıya süzdü bedenimi. Dizlerimin bir tık üzerinde biten elbisemin eteklerinde durdu bakışları. "Yakışmamış." dedi sertçe. "Önceden bu elbise sana bol geliyordu," derken bir adım attı bana doğru. "Kilo mu aldın sen?"
"Sadece 2 kilo," dedim hızla. "Çok fazla almadım anne, gerçekten. Sadece 2 kilo.."
"52 kilo oldun yani, öyle mi?" diye sorduğunda sertçe yutkunarak başımı salladım. "Hiçbir yere gitmiyorsun." dediğinde tavrı netti. "50 kilo olana kadar da salatadan başka bir şey yediğini görmeyeceğim. Yarın sabah erkenden de spora başlayacaksın."
Gözlerimi kapatarak ağlama isteğimi bastırmak istedim. "Gözlerini aç." dedi emredercesine. "Ben konuşurken gözlerimin içine bakacaksın."
"Özür dilerim." dedim fısıldayarak gözlerimi aralayıp. Gözlerinin içine baktığımda bu kez saçlarıma döndü bakışları.
"Sana, saçlarını toplamaman gerektiğini söylemedim mi ben?" Kaşlarını çattı ve eli saçıma tutturduğum tokaya gitti. Tokayı kendine çekmesiyle, saçlarım omuzlarıma döküldü. "Saçlarını topladığın zaman, kepçe kulakların ortaya çıkıyor. Güzel görünmek istiyorsan, söylediklerimi yapmalısın."
"Neden beni kalıplara sokmaya çalışıyorsun?" diye fısıldadığımda beni duyduğundan bile emin değildim. Onun için benim ne dediğim önemli değildi. Yalnızca kendi vardı. "Her şeye rağmen senin kızın değil miyim ben? Ben kimseye kendimi beğendirmek istemiyorum, kendimi böyle seviyorum."
"Biz elit insanlarız Gizem," dedi istifini bozmadan. "Bizim için öncelik, etrafımızdaki insanların düşünceleridir. Önce onlara, sonra kendine güzel görünmelisin."
"Neden ya neden?" diye yakınıp omzumda asılı olan çantayı yere attım. "Bana tek bir neden söyle!"
"Aşkın fotoğraf paylaşmış sosyal medyasında." dediğinde nefes alışverişlerim hızlanmıştı. "Bak," dedi telefonu gözüme sokarcasına yüzüme doğru uzatarak. "Fiziğine bak! Duruşuna bak!"
Burnumun ucu sızlarken fotoğrafa kaydı bakışlarım. Üzerinde sporcu atleti, altında ise bol bir eşofman vardı. Kameraya bakıp gülümsüyordu.
"Bir de kendine bak! Senin ondan neyin eksik? Özgüvenli ol biraz!" diyerek sesini yükselttiğinde gözlerimi ekrandan çektim. Kolumu tutmuştu elleriyle. Sırtımı kendine doğru vererek yüzümü aynaya çevirdiğinde eski bir harabeden farkım yoktu.
"Onun gibi olmak isterdin hep," diye fısıldadı kulağıma doğru. "Şimdi ne değişti?"
Gözümden bir damla yaş süzülürken burnumu çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH MAT [tamamlandı.]
Teen Fiction[tamamlandı.] "Bu daha fragmandı Aşkın." Yağız aramızdaki Barış'ı önemsemeden yüzüme bakmaya devam etti. Resmen öfkeden kuduruyordu. "Bu daha hiçbir şeydi. Ağlaya ağlaya göndereceğim seni buradan." Başını salladı tehditkarca. "Senin biletini kestim...