33.BÖLÜM

327 26 7
                                    


Barış :
"Arka bahçedeyim."
"Aşağıya in."

Yağız gideli 10 dakika ya oluyor ya olmuyordu. Tam eve geçecektim ki, karşı komşumuz beni lafa tutmuştu ve laflamıştık. Hâlâ dışarıdaydım. Barış'ın mesajı şaşırmama sebep olmuştu çünkü şuan Yağızla konuşmaları gerekiyordu. Yağız Barış'ı arayacağını söylemişti. Bu da neyin nesiydi şimdi?

Omuzlarımı düşürerek bizim evin olduğu kata baktım. Annem görünürde yoktu, usulca arka bahçeye doğru ilerlemeye başladım. Gitmezsem öğrenemezdim.

Arka bahçeye geçtiğimde, Barış'ın bir sağa bir sola adımladığını gördüm. "Barış?" dedim sorarcasına. Seslenişimle birlikte anında gözleri gözlerimi bulurken, "Gel." dedi dişlerinin arasından.

Şuan öfkeli miydi, üzgün müydü ayırt edemiyordum. "Sen, iyi misin?" dedim tereddütle. "Kötü görünüyorsun."

"Umrunda mı?" dedi tersleyerek. "İyi olup olmamam umrunda mı Aşkın? Ben senin umrunda mıyım?"

"O ne biçim soru?" derken kaşlarımı çattım. "Ne kadar aramız iyi olmasa da seni önemsiyorum Barış."

"Önemsiyorsun, öyle mi?" Alaylı bir gülüş sergiledi. Hemen ardından ise arkasında birleştirdiği ellerini öne doğru uzatıp parmaklarıyla tuttuğu zarfı yüzüme doğru savurdu. "Bu mu senin önemsemiş hâlin?" dedi gürleyerek.

"Bu da ne?" dedim sorarcasına yere düşen zarfa bakarak.

"Bak bakalım, neymiş?" dediğinde tereddütle yere eğilip zarfı ellerim arasına aldım. "Aç." dedi emredercesine.

Sertçe yutkunup zarfı açarken gördüğüm şeyle birlikte kaskatı kesildim. Yağız ve benim yüzümü görmüştüm. Fotoğrafları tamamen zarfın içinden çıkardığımda, Yağızla sarılırken fotoğrafımız vardı.

Hemen altında, Yağız beni alnımdan öpüyordu.

Bir diğerinde, ben Yağız'ı öpüyordum..

Hepsinde sarmaş dolaştık. Korkuyla fotoğraflar ellerimin arasından kayarken Barış'ın yüzüne baktım. "Barış."

"Hadi, inkar et." dedi kollarını göğsünde birleştirip yüzüme bakarak. "Bekliyorum, hadi.. Mesela şey de, 'Ben Yağız'dan nefret ediyorum, bunlar ne?' de. Sonuçta öyleydi, değil mi? Nefret ediyordun, değil mi?"

Sessiz kalıp başımı öne eğdiğimde, "Yüzüme bak!" dedi sesini yükseltip. "Arkamdan güldünüz mü? Eğlendiniz mi lan? Dalga geçtiniz mi?"

"Çok özür dilerim," dedim ağlamamak için yanaklarımı dişleyerek. "Çok özür dilerim Barış. Söyleyecektik, yemin ediyorum söyleyecektik. Daha bugün konuştuk, Yağız sana anlatmaya gelecekti!"

"Ben sizi dost bildim," dedi sertçe omzundan iterek. Bu hareketiyle birlikte birkaç adım geriledim. "Ulan her anınızda yanınızda ben vardım sizin be!"

"Söyleyecektik," dedim yeniden kısık bir sesle. "Yemin ediyorum, söyleyecektik.."

"Biliyor musun Aşkın, tek uyanık siz değilsiniz." dedi ifadesizce. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde, "Biliyordum." dedi dişlerinin arasından. Bir kez daha bozguna uğrarken, bir adım attı. "Her şeyi en başından beri biliyordum." dedi devam ederek. "Öğreneceğim diye tutuşmalarınızı biliyordum. Şekilden şekile girdiğinizi, gizli gizli buluşmalarınızı, yalanlarınızı.. Her şeyi biliyordum. Ava giderken avlandınız!"

ŞAH MAT [tamamlandı.]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin