"Şimdi, süsleme işleri Demir ve Tarkan'da." dedi Gizem, elindeki kağıda bakarak. "Onda bir sıkıntımız yok. Biz de Buğra ile birlikte bu pasta yapmak için kalıp falan alacağız."
Başımı salladım ağır ağır anladığımı belli ederek. Bana baktı, "Aşkın," dedi gülümseyerek. "Sen de bu pasta için malzemeleri alır mısın marketten?"
"Alırım." dedim ağır ağır başımı sallayarak.
"İstersen yanında birisi gelsin," diye bir fikir ortaya attığında gözlerim herkesin içinde tek birinin gözlerini buldu ; Yağız Karayel'in. Sevgilimin.
"Olur," dedim muzipçe gülümseyerek. "İsteyen biri olursa, neden olmasın?"
Topu Yağız'a atmıştım. Şimdi 'Ben giderim' diyecek ve birlikte az da olsa zaman geçirmemize fırsat olacaktı bu olay ama Yağız'dan önce başkası erken davrandı. Barış.
"Ben giderim," dedi dan diye. Sonrasında ise gözleri beni buldu. "Tabi, sen de istersen?"
Sıkıntılı bir nefes verdim. Hayır diyemezdim yüzüne bakarak. Basit bir pasta işiydi, hayır dersem dikkat çekerdim. Yağız'a kısa bir bakış attığımda, yüzünden de anlaşıldığı gibi hevesi kursağında kalmıştı. Gözlerini kaçırdı. "Sorun yok," dedim gülümsemeye çalışarak. "Gelebilirsin."
"Harika," Gizem, ortamı yumuşatmak istercesine araya girdi. "Hadi bakalım, iş başına! Son bir günümüz kaldı, acele etmeliyiz."
"Hadi, gidelim." dedi Barış usulca.
Başımı salladım öne doğru. "Gidelim."
<>
"Şundan alalım bence," dedim kakaolu keki işaret parmağımla göstererek. Almak için ayak uçlarımda yükselirken tam uzanacaktım ki, Barış üzerime doğru eğilerek benden önce davrandı.
"Boşuna seninle gelmedim buraya," dedi kulağıma doğru fısıldayarak. "Ben bu işler için varım."
Sahte bir öksürükle geriye doğru çekildim, panik olmuşcasına. "Gerek yoktu, ben de alabilirdim."
"Alırdın tabi," dedi o da kendine gelerek. "Olsun, aldım ben."
Omuzlarımı düşürüp elindeki paketi alarak market arabasının içine attığımda bana yandan bir bakış attı. "İstersen ben sürerim, kolların yorulmasın."
"Barış ben çıtkırıldım değilim," dedim ters bir tavırla. Belki bu yaptığı şey çok inceydi fakat ben böyle şeylere gelemiyordum. "İçinde şuanlık sadece bir pasta keki olan bir arabayı taşıyamayacak kadar aciz de değilim."
"Ben sadece yardım etmek istedim."
"Etme." dedim az öncekine nazaran yumuşak bir tavırla. "Ben hallederim."
İstemeye istemeye başını sallarken yürümeye devam edecektim ki, telefonumun zil sesiyle birlikte olduğum yerde kaldım. "Kim arıyor?" Barış, meraklı bir tavırla bana doğru bakarken, istemeden göz devirdim bu hâline. Ekrana baktığımda, Yağız ismini görmemle duraksadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH MAT [tamamlandı.]
Teen Fiction[tamamlandı.] "Bu daha fragmandı Aşkın." Yağız aramızdaki Barış'ı önemsemeden yüzüme bakmaya devam etti. Resmen öfkeden kuduruyordu. "Bu daha hiçbir şeydi. Ağlaya ağlaya göndereceğim seni buradan." Başını salladı tehditkarca. "Senin biletini kestim...