Dans

301 6 8
                                    

Denizin karanlık görüntüsü bir anda gözüme hoş gelir olmuştu. Bu karanlık çarşafımsı görüntü beni yavaş yavaş içine çekiyordu. Ne kadar da sonsuz gözüküyor öyle değil mi uçsuz bucaksız….

Dengemi kaybedip öne doğru eğildigim sırada bi el beni belimden kavradı

Sırtımın Buğranın göğsüne yapışmasıyla gözyaşlarımın sicim gibi akması bir oldu kendimi durduramıyordum onun yanında yapmak istediğim en son şey ağlamaktı ama bu şuanda elimde olmayan bir durumdu. Buğra öbür elini de belime doladı sıkı sıkı sarmıştı bedenimi.

“Şşş” sakinleştirmeye çalışması üzerimde ters tepkiye sebep oluyordu onun ağzından çıkan her sözcük kuvvetli hıçkırıklarımın sebbeiydi. Bedenim kolları arasında eriyip giden bir dondurmaya benzerken o beni daha da sıkı bastırıyordu kendine belli ki krize girmemden korkuyordu ama cidden şuan hiçbir şey umurumda değil. Kendimi durduramıyordum sürekli hıçkırıyor ağlamaktan zaman zaman nefes bile alamıyordum Buğra başını boyun girintime soktu sonra yavaşça boşta kalan omzumu öptü

“Ağlama artık” elbisemin izin verebileceği şekilde kollarından sıyrılıp yere çöktüm kendimi o kadar kötü hissediyordum ki ne yaptığım ne durumda olduğum makyajımın akmış halinin nasıl bir iğrençliğe yol açtığı önemseyemeyeceğim küçük sorunlardı. 

“Evleniyor..” tek diyebildiğim buydu sesli söylemek bile yeterince canımı yakarken bir de cümlenin devamını getiremezdim.

Buğrada benim gibi diz çöktü ve kollarıyla beni kendine çekti. Ağlamam yavaşlamış bir şekilde beni kendine çekmesine izin verdim.

Saatin kaç olduğunu bilmiyorum ama uzun bir süredir bu betonun ucunda Buğrayla beraber oturmuş denize bakıyorduk.

Serin su hemen ayaklarımın altında..

Ayaklarımı ileriye arkaya yavaşça sallıyorum ve aynı noktaya yarım saattir baktığım gibi bakıyorum.

Aslında karşımda uçsuz bucaksız denizi görüyor olmamam gerekir değilmi peki ya ben niye annemle babamın kavgalarını izliyorum.

Buğra bu halimde korkmaya başlamış olacak ki hareketlenmeye başladı derin bir nefes aldım ona anlatmassam kime anlatacaktım ki

“Annem…Hiçbir zaman anne gibi olmadı zaten hiç o sorumluluğu benimseyemedi….” Yapmacık bir şeklide güldüm

“Beni de hiç istememiş…Tek anlayamadığım….Zaten asla iyi bir anne olamamıştı…. Hiçbir zaman merhametli falan da olmadı… Saatlerce dertleşebileceğim ebeveynim de değildi…. Ama en azından dul bir kadın gibi yaşamayı becerebilirdi bize bu kadarını borçluydu… belki babam onun yüzünden gitti… lanet olsun” gözlerimden bir damla yaş düşerken devam ettim

“Kavgalarının sebeplerini babamın gidişini bile bilmiyorum… ama şimdi…. Bir anda geliyor…. Evleniyorum diyo….” Gözümdeki tek damla yaşı sildim Buğraya döndüm

“Ben mi abartıyorum?” Küçük bir tebessüm etti. Ardından da kafasını olumsuz anlamda salladı

“Bana nederse desin ne yaparsa yapsın hep annem dedim. O benim annem. Ama o hep magazinle yaşadı bize sürekli cezalar verirken hep dergilere gülümsedi mutlu bir aile tablosu çizdik hep” küçük bir kahkaha attım “Bana kaçkez tokat atmaya çalıştı biliyor musun ama hep yüzümdeki morluklar kızarıklıkla bir gazteci beni görür diye yapmadı. Bu soyad babamın olmasına rağmen annem daha çok sahip çıktı. Onun gözünde biz en güçlüydük en mükemmel aileydik… Babam gittikten sonra buz gibi oldu zaten hiç bize anne gibi davranmayan kadını artık eve bile sokamaz olduk. Sürekli barlara gidiyor arkadaşlarıyla eğleniyordu.  Adam akıllı annemi gördüğüm yerler hep tatillerdi kar tatili … yaz tatili… bayram tatili…anneme kalsa onuda yapmazdı ya.. Allahtan abim kopmamıza izin vermedi”

Yersiz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin