Hasta Çorbası

82 2 1
                                    

Gecenin karanlığını hiç bu kadar ürkütücü buldum mu bilmem kendimi hiç bu kadar yalnız hissettim mi bilmem tek bildiğim şey artık hiç birşeyden emin olamadığımdı.

Hala koşa bildiğim kadar hızlı koşuyordum ama o kadar yorulmuştum ki durursam beni yakalayacağınında farkındaydım ama elimde değildi.

Kanımın son damlasına kadar adrenalinle dolmuşken bir anda biri beni kolumda tutup yana çekti.

Öylesine sert çarpmıştım ki neye uğradığımı anlayamadım.

Bu soğukta tir tir titreyen vücudum hala yüzünü görmediğim kişiye yaklaşınca biraz olsun durulmuş içime bir sıcaklık gelmişti.

Kocaman elleriyle ağzımı kapamış konuşmamaı engelliyordu. Kafamı birazcık kaldırmaya çalıştım. Sonunda başardığımda yapıştığım kişinin Buğra olduğunu gördüm.

Gerçekten rahatlamıştım hatta beni sıkan kollarına iyice kendimi yapıştırmış sıkıca sarılıyordum.

Bir an öleceğimi sanmıştım. Buğranın yanında olmak bana fazlasıyla güven ve rahatlık veriyordu.

Beni arayan adamın sesi biraz olsun uzaklaşmaya başladığında Buğra montunu çıkardı. Benden birazcık uzaklaşıp montu üzerime geçirdi. Boynundaki atkıyı da boynuma sardıktan sonra gözlerimin iççine uzun uzun baktı.

"Ben çok korktum" biliyordum bana kızdığını ama elimden tek gelende buydu. Konuşmaya çalışıyordum.

"Ben sana ne dedim. Ama sen bana yerini bile söylemeden telefonu kapattın" resmen fısıldıyordu ama bu şekilde fısıldaması açıkçası daha da korkmama sebep oluyordu.

"Kapamadım. Yani ben kapamadım." Kaşlarını çattı uzun uzun inceledi. Mecburen bende söyledim efruzun yanımda olduğunu. Öyle bir kızdı ki eğer peşimde adam olmasa beni burda döver sanmıştım.

Üşümem biraz olsun hafiflemişti montu üzerimde çekiştirip biraz daha ısınmaya çalıştım. Tabi ben hareketlenir hareketlenmez belimden omuzlarıma kadar bir şeyler saplanmaya başladı vücuduma. Hafifçe inleyince Buğra kaşlarını çattı.

"Çok canım yanıyor" beni bir ağacın altına götürüp yere otutturdu hemen yanıma da o çökmüştü.

"Geçer birazdan soğuktandır" kafamı sallayıp etrafa b akmaya başladım.

Birkaç dakika geçmişti heralde ama benım canım hala o kadar acıyordu ki başka hiçbir eşy düşünemiyordum.

"Bu gece buradayız"

"Niye" ormanda bu soğukta hemde bütün gece.

"Eve nasıl dönmeyi planlıyorsun küçük hanım" iki ayağım olduğuna göre

"Yürüyerek?" kısık sesle güldü.

"Sen nerede olduğunun farkında bile değilsin dimi?" tekrar güldü. Ama neden olduğunu anlayamadan ciddileşti.

"O salak Efruz seni nereye getirmiş haberin yok. Sizin evden buraya arabayla yarım saatte geldim." Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. O kadar ilerlemiş olamazdık. Tamam çok yürüdük ama bu kadar değildir.

"Abartma ya" kaşlarını çatıp çıtlama sesinden anladığım kadarıyla yumruğunu sıktı.

"Sana neden yalan söyliyim lan!" tamam doğru dürüst düşünemiyordum. Haklıydı bana neden böyle bişey hakkında yalan söylesin ki.

Yersiz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin