Kaçırılma

62 2 2
                                    

Öğleden sonraları benim için hep sıkıcılığın temsili sabahlar ise uyku yetmezliği demekti. Oysa ki gece öyle mi? Karanlığın verdiği huzur yanlızlığın getirdiği rahatlık.

Evde olmanın hissettirdiği güven ...

Güven...

Belkide en önemlisi...

Öğlede sonra prova için canan hocanın yanına gitmiştik. Akama doğru prova bitince de arabaya binip eve gitmek için yola çıkacaktık ki tam o sırada dışarıdan sert ve gürültülü bir fren sesi geldi. Buğraya inip bakmamız gerektiği konusunda ısrar edince sonunda ikimizde arabanın kapılarını açıp dışarıya adımımızı attık.

Keşke atmamış olsaydık.

Bir adam kolumdan tuttuğu gibi beni olduğum yere sabitledi.

Buğra da aynı haldeydi.

"Alp!" diye bağırdı Buğra , arabanın kaputuna yaslanmış bize sırıtan abisine bakarak.

***

Bilmiyorum ne kadardır bu arabanın içindeyiz ama sonuç olarak resmen kaçırılıyoruz.

"Benden bu kadar korktuğunu bilmezdim Alp" dedi Burğa iplerle sıkıca bağlanmış ellerini göstererek.

Alp cevap vermeden yola baktı.

ne hallerdeydik biz böyle abim bu halimi görse kalpten giderdi herhalde. o kadar korkuyordum ki Alpin yapacakalrından yinede sesimi çıkarmamayı seçtim.


Depo veya eski bir bina bilemiyorum. Yeterince ıssız olduğu kesin olan bir yerde araba yavaşlayıp durdu.

İki adam bizi soktukları hızla, arabadan çıkarttılar. Buğra sürekli gözlerimin içine bakıyordu. Oda korkuyordu ama sanki bana korkmamam gerektiğini söylüyor gibiydi.

"Neden buraya geldik." Alp sırıtarak bana baktı.

"Birazdan öğreneceksiniz küçük hanım"

Ben bu adamı gördüğümde nasıl oldu da iyi birine benzettim.

Kolumu tutan adam hızlı yürüdüğü için bende hızlı yürümek durumunda kalmıştım. Buğra zorlandığımı fark edince kolumu tutan adam bağırdı.

"Görmüyor musun kız yürüyemiyor yavaş gitsene!" adam onu dinlemeyerek daha da hızlandı.

İçeriye girdiğimizde iki tane sandalye bizi karşıladı. İki adam da bizi aynı anda sandalyelere bağladı. Sesimi çıkaramıyordum korkuyordum ama sanki konuşursam herşeyi berbat edecekmişim gibi geliyordu.

"Alp! Yeter artık. Çözün bizi" Alp tam karşımızda durmuş bizi izliyordu.

"Aaa! Olmaz kardeşim daha oyun yeni başlıyor." Yanıma yaklaşıp oturduğum sandalyenin etrafında dönmeye başladı.

"NE yapıyorsun!" Buğra bağırıp duruyordu ama Alpin dinlediğini sanmıyorum. Sürekli dönmeye devam ediyordu. İyice başım dönmüştü. Gözlerimin kararmasıyla beraber kafamı önüme eğdim. Çok hızlı dönüyordu.

"Kes şunu" en sonunda dayanamayıp söylediğim sözle Alp güldü.

"Farkında mısınız bilemem ama gençler siz kaçırıldınız. Bu ne demek bi bilginiz var mı?" kinaye yapıyordu.

Yersiz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin