Mert gittikten sonra sahilde biraz daha oyalandım. Artık eve gitmeye karar verdiğimde aklıma Tunç geldi. Dün akşam için teşekkür etmek istiyordum.
Telefonuma kaydettiğim numarayı bulduğumda vakit kaybetmeden aradım.
"Ya of. Hay yarabbim ya" birilerine söyleniyordu sanırım ama ne olduğunu anlayamadım.
"Tunç bir sorun mu var?" kendimi tanıtmadığım aklıma gelince ekledim.
"Pardon ya ben Alya"
"Tanıdım canım tanıdım da sanırım başım belada" Merak etmiştim şimdi ne oldu ki.
"Ne oldu ya iyi misin?"
"Ya iyiyim iyiyim de kayboldum galiba"
Tahminen nerede olduğunu öğrenip oraya doğru yürümeye başladım. Zaten bindiği minübüs sahilin yakınında onu indirecekti.
Yanına vardığımda sinirli sinirli bir ileri bir geri yürüyordu.
"Dur dur sakin ol." Beni görünce gülümsedi ama hala sinirli olduğu belliydi.
"Sabahtan beri yoldayım valla sinirden birini öldürebilirim şuan" bir an yumuşadı sandım ama aynı öfkeyle devam etti.
"Hayır ben anlamadım ki bir insan nasıl 3 kez yanlış otobüse binebilir"
"3 kez mi?" kendimi tutamayıp gülmeye başlayınca bir de bana kızdı.
"Gülme ya" biraz daha sakinleştikten sonra anlatmaya devam etti. Meğer sadece okula gitmeye çalışmış bineceği otobüs yerine farklı bir otobüse binince bilmediği yerlere gitmiş.
"Bak ne diyeceğim" elinden tutup oturduğumuz yerden kaldırdım onu.
"Ben sana bugün İstanbulu gezdireyim mi? Ya da şöyle söyleyeyim kaybolmayacağın kadar İstanbulu bilmek ister misin?"
"Yani ben isterimde senin o kadar vaktin var mı?"
Birlikte rastgele bir otobüse binip yine aynı şekilde rast gele bir yerde indik. Aklımdaki de buydu gün boyu otobüsle gezip istediğimiz yerlerde inecektik öyle de yaptık. İndiğimiz yerleri ona tanıtıp buradan nasıl evine gideceğinide söyleidm. O kadar eğlendik ki sahil kenarında simit yemeler, bir tane daha fazla simit alıp kuşlara paylaştırmalar, sonunda saat 5:30 gibi ikimizde yorulduğumuza karar verip otobüse bindik. Tuncun inmesi gereken durakta bende indim. Otobüsle gitsem sanırım 40 45 dakikamı alırdı eve varmak bende eve taksiyle gitmeye karar verdim.
Tuncu bıraktıktan sonra taksiyle eve gittim.
Kilitli kapıyı anahtarımla açarken evde kimsenin olmayışına şaşmıyordum ama abimle bugün sabah pek iyi ayrılmamıştık.
Odama çıkıp üstümü değiştirdim. Sonrada salona inip abimi aradım.
"Efendim?" sesi o kadar sakindi ki şaşırıtcı derece ürkütmüştü beni. Normalde bana kızdığında o anda biterdi. Kızar geçerdi. Sanki bu sefer siniri daha geçmemiş gibiydi.
"Abi sen bana hala kızgın mısın? Lütfen özür dilerim bir daha olmaz" abimin derin bir nefes aldığını duydum.
"Aslında bakarsan...." Bir şey söylemek istediği ortadaydı ama söylemedi.
"Eve gelince konuşuruz Alya" telefonu suratıma kapayınca neye uğradığımı şaşırdım. Haklıydı ama bu kadar sinirlenmesi ne bileyim hiç böyle yapmazdı.
Zaman geçsin diye televizyonu açtım. Ama abimle kötü olmak beni bir acayip yapmıştı. İçimde huzursuzluk vardı. Sanki çok kötü bir şey olacakmış gibi hissediyordum. Televizyon açıktı ama ne izlediğimi bile anlayamamıştım. Abim eve geldiğinde ilk işim ayaklarına kapanmak olacak sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yersiz Aşk
ChickLitHayatımda en çok değer verdiğim insan babamdı bizi terk edene kadar... Hayatta çok güzeldi ... Babam gittikten sonra her kez hayatimda sorunlar yaşayacağımı biliyordu ama kimse bu kadarını tahmin etmemişti. Onun yokluğunda ilk iki yılım biraz sorunl...