Tembel Cumartesi

58 1 2
                                    

Gözümü açtığımda odamdaydım. İyi ama en son bardaydım. Tabi ki ne olduğunu hatırlıyorum. En son barda değil barın çıkışında Buğraylaydım. Sanırım bağırıyordum. İçince insan ne kadar da kötü oluyor böyle.

Geriye kalan tek sorum nasıl burada olduğumdu. Bölük pörçük Buğranın getirdiğini hatırlar gibiyim ama bırakıp gitti mi yani. Abim evdeyse ki evde değilse Buğra kapıyı nasıl açtı. Abim evdeyse benim bu halime baya kızmıştır.

Ne olduğunu kendim bulamayacağıma göre hemen telefonumu bulup Buğrayı aradım.

İkinci çalışta açtı.

"Demek küçük hanım sonunda uyandı." Saate bakmak için telefonu kulağımdan ayırdım. Gerçekten haklıydı. Saat 2 ye geliyordu.

Normalde bu kadar uyusam abim kesin bana bir şey olduğunu düşünürdü.

"Dalga geçme. Dün gece ne oldu" kahkaha attı.

"Ne mi oldu? hatırlamıyor musun yani?" şaka yapıyor olma ihtimalim var mıydı acaba.

"Sence hatırlasam seni mi ararım?" görmesem de gülümsediğini hissediyordum.

"O zaman sana bol şans çirkin" telefonu yüzüme kapadı.

Bu ne şimdi. Hayır madem söylemeyeceksin telefonu yüzüme kapama. Öküz desem değil. Gıcık desem baya bir. Çapkınlık o da var. Bu çocukta neden tüm kötü huylar var.

Telefonu yatağıma koyup odadan çıktım.

Bir dakika elbisem neredeydi. Yani en son siyah bir elbisenin içinde olmalıydım ama şimdi üzerimde geceliklerim var. Bir de beni giydirdi mi?

Aşağıya indiğimde abimin evde olmadığını fark ettim. Bende kendime güzel bir kahvaltı hazırlayıp tembel bir cumartesinin keyfini çıkarmaya başladım. Taa ki o lanet olası kapı çalana kadar.

Kapıyı açmaya gittiğimde pijamalarımla bütünleşmiş topuzum ve elimde en sevdiğim kakaolu sütle tatlı ama paspal bir görünümdeydim.

Aslında acaba açmasam da çalsa çalsa gitse diye düşündüğüm sırada kendimi kapıyı açarken buldum. Artık çok geçti. Gelen her kimse beni bu en doğal halimle görecekti.

Kapıyı açar açmaz Efruzu karşımda buldum. Kapıda durmuş benim bu komik halimle dalga geçecekti ki o gülmeye başlamadan ben onu içeri aldım.

"Vay be popiler kızda bizim gibiymiş" kaşlarımı çatıp kızgın bir imaj sergiledim.

"O ne demek şimdi?" omuzlarını silikti.

"Neyse bu seferlik kızmıyorum." dedim. Oda gülümseyip konuştu.

"Peki majesteleri bugün emrinize amadeyim ne yapmak istersiniz?" bakın bu çok iyiydi işte. Cumartesiydi evdeydim Efruz gelmişti ve en önemlisi birisi fikirlerimi önemsiyordu.

"Evde boş boş oturmayı planlıyorum" dedim emin olamayarak.

"Peki ama biraz daha eğlenceli bir hale getirsem bu planı olur mu?" kafamı olumlu anlamda sallayıp koltuğa oturdum.

"Hiç oturma çık yukarı üstüne eşofmanlarını giy" eşofman ?

"Niye ki"

"Yürürüz biraz hem caddenin karşısında büyük bir orman var gibi gözüküyor" mantıklıydı aslında hem biraz temiz hava iyi gelirdi.

Yukarı çıkıp üstümü giyindim. Klasik Adidas eşofman altına basit bir spor ayakkabı. Ömrümün sonuna kadar bu kıyafetlerle kalabilirdim bence. O kadar rahatlar ki.

Yersiz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin