Buğranın evinin önünde durduğumuzda şaşkındım. Neden onun evine geliyorduk ki konuşmak için, bir cafe ye de oturabilirdik.
Arabayı kilitleyip önüme geçti. Bende arabanın yanında durmuş onu izliyordum.
"Orda daha ne kadar duracaksın" çantamı koluma takıp cevap vermek yerine soru sordum.
"Konuşmak için neden senin evine geldik." Kaşlarını çattığı karmaşık yüz ifadesiyle bana döndü.
"Ne yani eve girmekten çekinmiyorsun heralde. Korkma yemem." Konumuzun bununla ne ilgisi vardı şimdi.
"Ben niye çekiniyim ya"
Kapıyı açtıktan sonra içeri girdik. Ev çok karanlık ve havasızdı. İyide evdeyken hiç cam açmıyor muydu bu.
"Sen hiç cam açmaz mısın? Eve biraz oksijen girsin"
"2-3 gündür evde değildim ondan." Salonun köşesindeki pencerenin perdesini itip camı açtı.
Bende o sırada tekli koltuğa oturuyordum.
"Konuşacağımız konu basit." Ya öylemi acaba ne?"
"Peki. Konumuz ney?" buruk bir gülümsemenin ardından devam etti.
"Bana o gece söylediğin şeyi sende hatırlıyorsun değil mi? Yoksa sarhoştum hatırlamıyorum bahanesine mi sığınacaksın?"
Onu sevdiğimi söylediğim geceden bahsediyordu. Hadi bakalım. Hani konumuz basit olacaktı.
"Hatırlıyorum. Hemde çok net. Yalan söylemeye ihtiyacım da yok ayrıca." Gülüşü yüzünde yayılırken
"Peki" dedi. Ama sonrasında gelen sözcükler tamda dünya mı başıma yıkacak cinstendi.
"Şimdi senden bana karşı bütün hislerini unutmanı istiyorum. Beni sevme Alya. Sevme. Anladın mı?" kaşlarım çatılmıştı. Dudaklarım titriyordu. Resmen yerin dibine girmiştim buda nereden çıkmıştı şimdi başından beri itiraf etmem için yapmadığı şey kalmayan adam beni sevme diyor. Bundan kaç hafta önce bizden hiçbir şey olmaz diye çırpınan bendim ne olduda rolleri değiştik böyle.
"Ne demek şimdi bu?" yüzündeki tüm neşe gitmiş gibiydi şaka yapıyordur belki deme gibi bir ihtimalimde yoktu üstelik bütün ciddiyetiyle tam karşımda duran buzdan bir adamdı sanki.
"Selinle birlikteyim ve mutluyum demek. Zaten benden seni sevememi bekleyemezsin öyle değil mi? Benim kişiliğim ortada ben buyum istediğim her kızı elde eder ettikten sonra da o kıza karşı eski heyecanımı kayıp ederim."
Ben acaba bir kabusun içinde olabilir miydim. Çünkü bu kadarı hiç normal değil.
"Ya sen ne dediğinin farkında mısın? Sanki boynuna bıçak dayayıp benimle evlen diyorum Buğra bu nasıl bir cesaret" ayağa kalktım. Ama bu kadarı gerçekten çok fazlaydı ben onun için ölüp bitiyormuşum gibi davranıyordu ve bu doğru değil.
"Ne düşünürsen düşün benim söyleyeceklerim bu kadar." Tam ayağa kalkmıştım ki kapı çaldı. Buğra ayağa kalkıp kapıyı açınca daha kötü ne olabilir ki sorusunun cevabı karşımda durmuş oldu.
Selin kapıdan girer girmez Buğraya sarıldı ha tabi Buğrada ona.
"Ah. Alya da buradaymış. Selam." Zoraki bir gülümsemenin ardından
"Selam" dedim.
Gözlerimde yaşlar birkirken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bir tek bana mı garip geliyordu bu. Evet onu seviyorum ne yani yalan söylemediğim için mi bugün burada rezil oldum. Sorularımın cevabı yoktu adım gibi emindim. Tek yapabileceğim şey eve gitmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yersiz Aşk
ЧиклитHayatımda en çok değer verdiğim insan babamdı bizi terk edene kadar... Hayatta çok güzeldi ... Babam gittikten sonra her kez hayatimda sorunlar yaşayacağımı biliyordu ama kimse bu kadarını tahmin etmemişti. Onun yokluğunda ilk iki yılım biraz sorunl...