Büyük Dans

56 1 0
                                    


Bu sabah öbürlerinden çokta farksız bir biçimde gözümü açtım önümdeki koca güne. Aslında umutluydum yarışmadan, kendimden, ondan ve bizden. Hatta öylesine bir heves vardı ki içimde küçük çocukların bayram sabahı yaşadıkları heves ve heyecanla bir bile tutulabilirdi.

Abimi görecektim belki de bundan bu neşem, huzurum. Üzerimdeki kalın yorganı bir çırpıda iteleyip kalkmak için sağ tarafıma döndüm. Gördüğüm şeye inanamayarak gözlerimi kapayıp tekrar açtım. Gerçekti.

"Abi!" yataktan kalkmam, boynuna sarılmam gerçek gibi gelmiyordu.

"Ama bu kadar sıkarsan olmaz ki prenses" gülümseyip ellerimi çektim. Meğer dün gece ben uyuduktan az sonra abim gelmiş tabi beni uyandırmamış. Biraz odada konuştuktan sonra çıktık ve mutfaktan gelen kızarmış ekmek kokularına doğru ilerledik.

Buğra evde yoktu sanrım, öyle ki abimle kahvaltımızı yalnız ettik.

"Hadi hazırlan bakalım" kaşlarımı çattım ama sorgulamaya niyetim yoktu. Odaya girerken abim tekrar seslendi.

"Kalın giyin dışarısı baya soğuk" yanımda yokken bunlar eksikti işte belki kahvaltı hazırlaması bana sıkı giyin diyen birinin olması şart değildi ama eksiklikti işte.

Üsteme kalın kazağımı koyu lacivert pantolonumu giydikten sonra saçlarımı da sıkı bir atkuyruğu yaptım. Akşam zaten mecburen açacaktım. Kabanım, üzerine kalın atkım ve botlarımdan sonra telefonumu şarjdan çekip odadan çıktım. Abimde üzerini değiştirmiş kapıda beni bekliyordu.

***

Önce hayvanat bahçesi, sonra botanik park ve bir bakıma küçük bir Ankara turunu atlatıp nihayet eve geldiğimizde vakit çoktan öğleni geçmişti ve artık benim çantamı hazırlayıp yarışmanın yapılacağı yere gitmem gerekiyordu.

Buğra hala ortada yoktu ve ben iyice strese girmiştim. Evden bir ki şeyi alıp arabaya bindim. Abim strese girdiğimi anlamış olacak ki yüzünde küçük bir tebessümle bana döndü.

"Sen mükemmel birisin canım ve bunun da üstesinden geleceksin" koltukta arkama yaslanıp aslında abimide kıracak bir söz söyledim.

"Babam burada olsa bana ne derdi abi?" merak değildi bu bendeki. Sadece küçük bir kız çocuğuyken babası tarafından terk edilişimin üzerimde bıraktığı kırık cam parçalarından birinin daha bedenime acı vererek değdiğini hissediyordum o kadar. Abim vardı yanımda ben onunla da mutluydum babam yerine abim gitmiş olsaydı beni kimse toparlayamayabilirdi ama bir kız çocuğunun babasız kalması tarif edilemeyecek kadar karmaşık, buruk bir duygu.

"Ellerinden tutar, sana kocaman sarılır ve küçük Antep fıstığının ne ara bu kadar büyüyüp yarışmalara katıldığına inanamayan bakışlarla önemli olanın kazanmak değil katılmak olduğunu söylerdi"

Aynen öyle yapardı, tabi eğer burada olsaydı. Hep düşündüm belki bir gün beni arar ve af diler diye ama bir taraftan da o kadar emindim ki asla aramayacağına, benimki hiç gelmeyecek gemiyi yıllarca beklemekten farksız bir durumdu aslında.

Bununla kendimi üzmemem gerektiğini hatırlayıp araba durduğunda gözümden akmak üzere olan yaşları tutmaya çalışarak arabadan indim. xx

Sırtımda çanta bağlı saçlarım, ve ayağımdaki botlarla hiç yarışmacıya benzemiyordum.

Telefonum cebimde çalmaya başlayınca hızla açtım.

Yersiz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin