Sabah gözümü açtığımda Buğranın dizinde değildim, aksine misafir odasındaki alışkın olduğum yataktaydım. Gözümü ovuşturarak banyoya ilerledim. Ben ne ara uymuştum, gerçi hayal meyal hatırlıyor gibiyim gözümü kapadığımı ama burada uyanmayı da beklemiyordum.
Banyodan çıktıktan sonra ister istemez Buğra evde mi diye odanın kapısını açtım, duyduğum kıkırdama sesine bakılırsa aşağıda tek değildi. Uykudan dolayı bozulan topuzumu mümkün olduğunca düzeltmeye çalışırken bir taraftan da merdivenlerden iniyordum.
"Ooo prenses uyandı" karşımdaki manzaranın yeterince kötü olmasına ilaveten birde Selin'in neşeli sesi iyice durumu zorlaştırmıştı. Buğra dün bana yaptığı gibi Selin'i dizelerine yatırmıştı. Tabi benim saçlarımla oynamamıştı o ayrı.
"Günaydın" bir zorunlulukmuşçasına buz gibi bir ifadeyle konuşurken bir taraftanda inşallah yiyecek birşeyler vardır diye mutfağa yürüyordum.
Selin bana sinsi bakışlarını atarken Buğra yüzüme bile bakmıyordu. Mutfağa girip buzdolabını açtım. Peynir, domates, biber bir tane bile yumurta yok mu yani? Ekmekte yok. Of.
Mutfaktan sinirle çıkıp Buğraya baktım.
"E evde hiçbir şey yok. Ne yiyeceğim ben" Selin gülümserken Buğra yine beni umursamadı.
"Ah zavallıcık. Biz seni unuttuk" kaşlarımı çatarken bu cümlenin tam olarak ne anlama geldiğini bulmaya çalıştım.
"Nasıl yani siz yediniz mi?"
Selin Buğranın dizlerinden kafasını kaldırıp mutfaktaki tezgahı gösterdi.
"Evet şekerim, bir zahmet orayı da toplarsan çok iyi olur"
"Efendim" dedim sert bir tavırla.
"Sen beni hizmetçi falan mı sandın?" selin pis pis sırıtırken Buğra onu durdumak için veya her neyse dudağına yapıştı. Sinirleniyor olmam gerekirdi kızgın olmam kıskançlık yapmam. Ama bu ortama hiçbiri uygun değildi maalesef, gözlerimi kapayıp bir iki saniye derin derin nefes adlım. Sakinleştiğime emin olduğumda da merdivenlerden koşar adımlarla yukarıya çıktım.
Odada bir o tarafa bir bu tarafa dönüp dururken sürekli söyleniyordum.
"Hah. Bir de topla diyor ya sen kimsin ki ben senin dediğini yapayım." Elimdeki telefon titreyince ekrana baktım.
Tunç arıyordu kurtarıcı meleğim.
"Alo" sesindeki neşeden anladığım kadarıyla keyfi gayet yerindeydi.
"Hadi hazırlan kutlama yapmam gerekiyor bir kahvaltıdan daha güzel kutlama şekli de düşünemiyorum?"
"Benim de buna ihtiyacım vardı." Gülümserken devam ettim.
"Yalnız evde değilim"
"Tamam o zaman sahile yakın bir börekçi var ya onun yanında çok güzel bir yer var eğer sahile doğru gelirsen buluşuruz gideriz"
"Peki yarım saate oradayım." Dün çıkardığım giysileri tekrar giyerken bir taraftan da saçımın toplu kalması için özel bir çaba sarf ediyordum.
Sonunda giyindiğimde montumun ceplerinde para olup olmadığını kontrol ettim. Telefonumu da cebime koyduktan sonra odadan çıktım.
"Ben bu kızın burada kalmasını istemiyorum Buğra" ağzını yaya yaya konuşan tabi ki Selindi. Beni fark etmemiş olacaklar ki Buğra cevap verdi.
"Şansını zorlama istersen?" neydi bu şimdi, aslında kız kendice haklıydı. Yani benim sevgilimin evinde bir kızın kalması direk cinayet sebebi olurdu herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yersiz Aşk
ChickLitHayatımda en çok değer verdiğim insan babamdı bizi terk edene kadar... Hayatta çok güzeldi ... Babam gittikten sonra her kez hayatimda sorunlar yaşayacağımı biliyordu ama kimse bu kadarını tahmin etmemişti. Onun yokluğunda ilk iki yılım biraz sorunl...