Seçim günü. Hava çok sıcak. Tüm ülke oylarını kullandı. Çok kalabalık bir ülke olduğumuzdan dolayı sonuçların açıklanması için üç dört gün gerekebilir. Hatırlıyorum da en son seçimlerde bir hafta beklemiştik. Sonunda babam seçilmişti. Pek sürpriz bir sonuç değildi. İnsanlar alışkanlıklarını bırakamıyor. Sanki zorunlularmış gibi aynı kişiye oy veriyorlar.
Ses çıkarmayan ve bencil bir toplumuz. Bana dokunulmasın yeter, anlayışı ile yaşıyoruz. Şövalye veya Prens, kim olduğumuz artık önemsenmiyor. Değişiklik kimsenin planında yoktu. Nefretlerin hedefi olduğumuzu ikimiz de anlıyoruz. Geçen ay son anda bir saldırıdan kurtulmuştum. Ayrıca Leo’nun arabasına bilmediğimiz bir kamyon çok saçma bir şekilde çarpmıştı. Bunlar tüm o suikastlardan sadece ikisi. Üç ay önce iki hafta boyunca hastanede yatmıştım. Çünkü omzuma kurşun girmişti. Değişik bir acıydı, vurulmadım demem artık.
Tarafsız olduğunu iddia eden yüzlerce gazete bizim aleyhimizde haberler çıkartıp insanların fikirlerine yön veriyordu. Aldığım tehditler, okuduğum, duyduğum hakaretler vesaire ne varsa hepsi bana hırs vermişti. Onca aydan sonra tekrar hırslanmıştım. Serie’den uzaklaşırım korkusuyla bırakmak istediğim siyasi geleceğimi geri istiyordum. Hastalık umurumda değildi.
Tüm dünya bu seçimleri izliyordu. Yönetim biçimi değişikliği büyük bir olaydı. Leo otuz beş yaşına geliyordu ama ben daha çok gençtim. Boyundan büyük işler derler ya, yaptığım öyle bir şeydi. Sadece babamın sembolü olarak oturacaktım o koltuğa. Şimdi ise olaylar hiç öyle değildi. Benim seçilmem yönetimi değiştirmek demekti. Ve bu Çin için fazla bir değişimdi.
“Artık sonuç neyse değiştirme imkânın yok, o yüzden otur ve patlamış mısır ye.” Yixing tıkınarak yanıma oturdu ve elindeki kocaman leğeni bana uzattı.
Leğen. Gözün doysun be hayvan bu ne?
“Şu an stresli olduğunu görmüyor musun? Yeme şunu sesli sesli!” Serie bulduğu yastığı Yixing’e fırlattı. Benim çirkin sevgilim. Bu olaylar yüzünden onunla ilgilenemiyorum ve onu anlatmaya bile vakit bulamıyorum.
“Serie!” Yixing atılan yastık yüzünden üzerine ve koltuğa dökülen mısırlara kahrolmuş bir yüz ifadesi ile baktı.
“Sessiz olun artık, oyların %5’i açılmış.” Xie Na Yixing ile yeterince yakın otururken dökülmemiş mısırlardan ağzına attı.
“Şu yaşlı herif tüm alıyor oyları.” Sinirle uzanıp leğeni aldım. Stresli olabilirim ama mısır harika bir buluş, hayır diyemem.
“Luhan günlerce bunu izlersen daha kötü olursun. Gidip uyu artık.” Serie ayağa kalkıp yanıma geldi. Oturduğum koltuk sevgili olmayan ama durmadan uygunsuz hallere giren iki insan tarafından istila edilmişti. Bu yüzden ben de ayağa kalktım ve Serie ile diğer koltuğa gittim.
“İzlemezsem daha kötü oluyorum. Artık akşam olunca uyurum.” Sevgilime sarılıp televizyona bakmaya devam ettim.
“Luhan sen yaralısın, dinlenmen gerekiyor.”
“Aylar geçti Serie, bir şeyim kalmadı merak etme.” Ben vurulduğumdan beri Serie’de bana karşı bir düşkünlük meydana gelmişti. Her yere benimle geliyordu. Yanımdan ayrılmak istemiyordu. Bunlar hoşuma gidiyor tabi ki ama kendisine bakmak yerine bana baktığı için biraz halsiz.
Akşama doğru sandıkları açan kişiler değişti. Çok planlı bir organizasyon yapılıyordu. Bunu bile babam yaptırıyordu. Adamın her yerde eli var. Belki oylara müdahale ediyordur. Beklerim yani.
Büyük bir değişiklik olsun diye Yixing’in evinde izliyorduk sonuçları. Serie'nin evinde televizyon yoktu. Ben eve bir yıldır neredeyse gitmiyordum. Bir yıl mı oldu ki? Zaman kavramım seçim odaklı çalıştığı için tam bu konuda hesap yapamıyorum. Her neyse.