Üç haftadır görmediğim harika koltuğuma kavuşunca gözlerim dolmuştu. Çünkü tek rahat ettiğim yerdi. Kore deki evde bulunan yatağımdan nefret ediyordum. Ya yataklar kötü ya da ben yatmayı bilmiyorum. Her neyse.
Derin bir uykudan sonra gözlerimi açtım ve dolabıma gittim. Karar vermiştim : Artık güzel giyinip Yixing in dikkatini çekme vaktiydi. Kore de neredeyse güzelim yakışıklı veledi Eunni ye kaptıracak olduğumu hatırladıkça adeta dolabı ters düz ediyordum.
Yok.
Hiçbir şey yok.
Lanet.
Olsun.
Dolabımdaki tek düzgün kıyafet Luhan ın aldığı, Xie Na nın beğendiği, Yixing in ve benim hiç de hoşlanmadığımız o efsanevi turkuaz gömlekti.
Lane-
Bunu zaten söyledim neyse.
Beli bol geldiği için bulduğum bir kurdele ile bağladığım kot pantolonu giydim. O kadar fakirdim ki kemerim bile yoktu.
Üstüme uzun kollu gömlek geçirdim ve bir mont ile dışarı çıktım.
Yarın güzel giyinirim. Şimdilik eskisi gibi giyineyim.
Metroya bindim. Ama daha çok metro bana binmiş gibi bir hal vardı. Sanki omzumda iki halat ile metroyu ben çekerek hareket ettiriyordum. Çünkü öyle bir şey yapsam daha az yorulurdum.
Hızlıca ineceğim durağa geldim ama üstümdeki insan seli yüzünden inemedim. En nefret ettiğim şeylerden biri de bir sonraki durakta inip yürümekti. Çok seyrek olan bir durumdu ama oldu mu da tüm sinirlerimi yerle bir ediyordu.
Okula geldim ve şöyle bir baktım. 3 haftadır derse girmiyordum. Kesin hocalar beni sınıfta kaldıracaklardı. Çünkü işlemediğim dersin sınavları pek de iç açıcı gelmezdi.
"Serie nerede kaldın?" günümüzün neşesi, dünyanın 8. harikası Xie Na bana doğru geldi.
"Sana ne?"
"Ne?"
"Ay pardon." hissettiklerimi her ortamda söylememem gerekirdi. "Başka bir şey düşünüyordum." yalanımı yiyeyim ben.
"Ha neyse." Alınmadı mı? Ciddi misin?
"Ne oldu? Beni mi bekliyordun?"
"Bu gün okulu asıyoruz."
"Liseli miyiz bebeğim ya? Ne asması?"
"Serie gezelim işte lütfen?!" Xie Na bana sevimli sevimli baktı. Bu bakışı biliyordum ben. Dayanamadığım bu bakış.... Birileri Prens'ten nasıl bakılır onu öğrenmiş.
"Tamam gidelim de bir aydan fazladır okula gitmedim. Bu yılı tekrar etmek zorunda kalırsam seni Çin'in en yüksek binasının çatısından sallandırırım."
"Neden bunları Korece söyledin?"
"Çince tehdit etmeyi beceremiyorum..."
Evet içler acısı bir durum ile karşı karşıyayız.
"Öğretirim ben sana tatlı kız!" Xie Na yanaklarıma saldırdı ve sıkmaya başladı. Kızım bak kaşınıyorsun.
"Xie Na o ellerini-"
"Merhaba kızlar gidiyor muyuz?" Meleklerin dünyadaki elçiliğinde görevli belediye çukuru gelince "Korece" yapacağım o harika tehdit yarıda kaldı.
"Sen de mi geliyorsun?!?!?!?" adeta bağırmıştım.
"Evet Yixing de geliyor Serie de hayırdır neden bağırıyorsun?"
