Perşembe günüydü. Perşembe günlerini seviyorum. Çünkü en sevdiğim dizinin yeni bölümü bu gün yayınlanıyor.
Okulda sadece üç dersim vardı. Yani öğleden sonra erkenden evde olabilecektim. Biraz alışveriş de yapabilirdim belki. Abur cubur ve hazır yemeklerle karnımı doyurduğumu düşünmeyin. Çok da sağlıklı besleniyorum. Hayatta cips yemem ya da asitli içecek içmem. Babam şeker hatasıydı ve bu yüzden küçüklüğümden beri eve sağlıksız hiç bir şey girmiyordu. Ben de tatlarını hiç merak etmemiştim zaten.
Ses Montajı dersinden çıkmıştım. Bu dersi gerçekten seviyordum çünkü kayıtlı bir sesi bilgisayar üzerinden nasıl değiştirebileceğimiz öğretiliyordu. Üstelik ek olarak bu derste beste yapılışı da öğretilirdi.
Okulun ikinci binasından çıktım ve tertemiz havayı içime çektim. Sonra çok fazla temiz havayı görünce ciğerlerim kafayı yedi ve öksürmeye başladım. Kusacak gibi olmuştum.
"Dikkat et" biri sırtıma vurdu. Hadi ama neden sadece bu hafta herkes de bana karşı bir ilgi oluşmuştu? Yüzüme sürdüğüm nemlendiriciyi değiştirdim diye mi?
"Teşekkürler" dedim. Ufak bir öksürmeden sonra arkamı döndüm ve sesin geldiği yere baktım. O "Prensin" olduğunu düşünmüş olabilirsiniz ama bu o aklımın kaldığı tatlı çocuktu.
"Merhaba" dedi o sevimli gülümsemesiyle. Yanaklarındaki belediye çukurundan bahsetmemiştim değil mi?
"Merhaba." kesin çok çirkin gülümsemiştim. Çünkü çirkin bir kızdım.
"Galiba geçen gün sana aşırı yüklendik. Kusura bakma" gibi laflar beklerken belediye çukuru çocuk biraz daha yaklaştı ve "Sende ne bulmuş olabilir ki?" dedi.
"Ne?" yine bir kıza yakışmayacak bir tepkide bulunmuştum.
"O önemli Prens in ilgisini nasıl çekebildin ki? Bu aşırı saçma." Çocuğun ilk başta merhaba falan demesi üzerine iyi bir başlangıç yaptığımızı düşünmüştüm oysaki..
"Ne amaçla bunları bana söylüyorsun?" öyle altta kalan bir kız da hiç değildim.
"Yani o beceriksiz herifin sana ilgi duyması çok doğal ama mevki olarak pek de bilemedim."
"Sen kız mısın?" bu ani sorum ile çocuğun bütün havalı tavrı yok oldu. Afalladığı belliydi.
"Ne?" hayvansı tepkileri benimki kadar hayvansı olamıyordu maalesef.
"Neden onun bana ilgi duyması canını sıktı. Ondan mı hoşlanıyorsun? Ya da benden mi hoşlanıyorsun?" Çocuk mal gibi bana bakıyordu.
"Yok artık! Benden mi hoşlanıyorsun?" bu tür şeyler başıma çok sık gelmezdi bu yüzden tepkilerim pek iyi değildi.
"Ne saçmalıyorsun? Çok mu dizi izledin sen?" Nerden bilmişti?
"Peki ne bu sorular falan? Daha doğru düzgün adlarımızı bilmiyoruz ama hiç alakamız olmayan bir velet yüzünden birbirimize giriyoruz." bu belediye çukuru ne kadar kaba bir şey olsa da ismini öğrenmek için uyguladığım taktikten dolayı kendimi içimden alkışladım.
"Ben Yixing. Ve ben seninle kavga etmiyorum. Sadece bana bu durum garip geldi. İlginç bir şey." adının Yixing olduğunu öğrendiğim belediye çukuru tatlı şey cebinden bir defter kalem çıkardı ve not aldı.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Bu durum çok güzel hikaye konusu olurdu. Üstelik esrarengiz bir yanı da var." çocuk kendi kendine konuşup deftere bir şeyler yazdı. Çok hızlı yazıyordu. Üstelik çince yazıyordu ve sonradan bu yazıları okuyabilecekmiş gibi gözükmüyordu.