Hagsaeng lütfen bana verdiğim Spoiler dan ne anladığını söyle yoksa gelir oraya derini yüzerim ^.^ öptüm.
Yixing ile metro durağına doğru yürüyorduk. Eğer yanımda Luhan olsaydı sohbetin dibine vurmuştuk ama Yixing ile dururken tek laf edemiyordum. Ağzımı açamayacak kadar heyecanlıydım. Gergindim.
"Yani Luhan a karşı hiç bir şey hissetmiyorsun öyle mi?" bu ani bir soru olmuştu.
"Hayır, ben başka birini seviyorum." böyle ani soruya böyle ani cevap.
"Kimi?" Yixing gözlerini kocaman açtı.
"Seni."
"Hayır, bu çok saçma. Beni sevemezsin. Çünkü bu hikayenin baş karakterleri sen ve Luhan sın. Ben yazarım, yani yokum." ciddi misin Yixing? Daha nasıl saçmalanabilir gibi bir rekor denemesi mi yapıyorsun?
"Benim hikayemde sadece sen varsın. Benim hikâyemin baş karakteri sensin. Sen yoksan ben de yokum." böyle laflar ağzımdan çıkabiliyormuş demek ki. Resmen edebiyat yapmıştım.
"Ben.." Yixing ilk defa düşünüyor gibiydi. Öyle bir bakıştık ki. Hayır yani ona sarktığımı biliyor neden seviyor olmama şaşırdı?
"Doğru tahmin etmişim." tekrar defteri açtı ve bir şeyler yazdı. Abi kafanı kırayım senin be..
"Neyi doğru tahmin etmişsin?"
"Demek ki bu hikayeye benim gibi bir karakteri de ekleyeceğiz. Kızın aklını karıştıran.." sayın tatlılık abidesi kendi kendine mırıldanarak deftere bir şeyler yazdı.
"Yixing ne saçmaladığını sorabilir miyim?"
"Hikaye yazıyorum ve konu sen ile Luhan sın. Bundan bahsetmedim mi sana?"
"Yixing sana itirafta bulunan bir kız var. Sence şu an düşünmen gereken şey bu mu?" tekrar bakıştık.
"İşte bu durum hikayeyi daha da heyecanlı yapıyor."
"Yixing bu hikaye değil, gerçek hayat." sinirlerim bozulmuştu. Gerçekten.
"Dur bir dakika, aklımdakileri hemen yazmazsam uçar gider. Sonra bir daha nasıl düşünürüm onları?" Yixing suratıma dahi bakmadan defterine bir sayfa dolusu şey yazdı. O karmaşık yazısıyla.
"Yixing." kalbim çok kırılmıştı. Ve benim bu üzgün sesim sayın beyefendinin dikkatini dahi çekmemişti.
"Ben gidiyorum. Umarım görüşmeyiz" nasıl tepki verdiğine bakmadan metroya giden yolu hızla yürüdüm. Merdivenlerden aşağı indim ve son anda benim eve giden metroya bindim. Ayakta, sıkışık vaziyette gidiyordum. Normalde bu durumu önemser ve kendimi deli gösterip insanları kendimden uzaklaştırırdım. Ama kafam çok dağınıktı.
Aşık olduğumu düşünmediğim, sadece sapıklık yaptığım birine itirafta bulunmuştum. Hislerim ciddi olmadığı için bu beni üzmemeliydi aslında. Yani onun hiç tepki vermemesi. Ama o... Hatırladıkça sinirlerim bozuluyordu. Baş karakter ben ve Luhan mışım öyle mi? Beni bir hikayeye Luhan a partner olmam için sokmasına izin veren kimdi ki? Üstelik çok rencide ediciydi. Niye bu kadar sinirlendiğimi hiç bilmiyordum. O kafayı hikayelerle bozmuş ve gerçek hayat ile iletişimi kesmiş herif yüzünden güzel moralimi bozamazdım.
Metrodan çıktım ve evimin olduğu apartmana doğru gittim. Evin kapısını açarken dahi bu olayı düşünüyordum.
Onunla görüşmeyecektim. Bu kadar basitti işte. Ama aklıma gelen büyük mesele ile olayın tüm basitliği kaçtı... Luhan diye bir gerçek vardı ve bu çocuk arkadaş olayına önem veriyordu. İlk arkadaşları ben, Yixing ve sevdiği kız Xie Na dan artık hiç vaz geçmezdi. Ben de Luhan ile takıldığıma göre -zorla-, Yixing i görmeme ihtimalim çok azdı.