4-"Birlikte" mi?

6.9K 592 114
                                    

"Sen!" elimdeki çatalı daha sıkı tuttum ve evime -camı kırarak- dalan şahsa doğrulttum. 

"Hey korkma benim." ah oymuş kormama gerek yok?? Salak cidden bu çocuk.

"Sen ne arıyorsun burada?!" Çatal hâlâ karşımdaki Prens e doğrultulmuş vaziyetteydi.

"İyi ki doğdun!!" Luhan birden arkasında sakladığı konfetiyi patlattı. Ve benim de ödüm patlamış oldu.

"Ha?!" yine hayvansı tepkiler vermekten kendimi alamamıştım.

"Bugün doğum günün ve ben de arkadaşımın doğum gününü kutlamaya geldim!" Luhan kollarını açtı ve bana sarıldı. "İyi ki doğdun!"

"Tamam dur, sen tam olarak hayırdır?" çocuğu ittim. Yani sırf aşırı yakışıklı bir prens diye bana gelişi güzel sarılamazdı.

"Neden pastayı yemeye başladın? Birlikte yiyecektik" çocuk üzgün bir tavırla dudağını büktü.

"Birlikte mi? Senin gönderdiğini bile bilmiyordum. Üstelik sen göndersen bile neden seninle yiyeceğim diye bekleyeyim?" göstere göstere pastaya bir çatal daha batırıp lokmayı ağzıma götürdüm.

"Dur o zaman bekle, önce getirdiğim etleri yiyelim. Sen koreliymişsin. Koreliler eti severmiş." Luhan geri cama dönüp tabakta pişmiş etleri getirdi. Sonra ben de cama gittim ve aşağıda et pişiren birinin olduğunu gördüm. Bir saniye. Burada neler oluyor?

"Sen bunların hepsini nereden biliyorsun? Evim, ülkem, doğum günüm?" Gerçekten korkunç bir an yaşıyordum.

"Tek el şıklatmamla soy ağacını önüme dizecek insanlar var." bu kadar ukala konuşması sinirimi bozuyordu.

"Sen-" ne diyeceğimi bilemiyordum. "Biz arkadaş değiliz. Ortak noktalarımız bile yok. Üstelik camımı kırdın." ciddi olmak gerekirse evimde tanımadığım bir erkeğin olmasından çok o camın geri nasıl onarılabileceğini düşünüyordum.

"Cam basit. Kafana takma." koltuğa oturdu ve elindeki etlerin olduğu tabağı sehbaya koydu. "Ve bizim bir sürü ortak noktamız var."

"Yok."

"Eğer ortak noktalarımızı sayarsam arkadaş olmamıza izin verecek misin?" bu soru biraz risk dolu gibiydi. Hatta gibi değil direk risk doluydu.

"Peki say bakalım." biraz ukala tavır takındım. Bana nasıl davranılırsa ben de öyle davranırdım canım.

"İkimiz de kimseyle konuşmuyoruz."

Peki bu biraz doğruydu.

"İkimiz de berbat piyano çalıyoruz."

Hadi ama bu ortak nokta sayılmaz.

"İkimizin de insanları taktığı yok."

"Bekle" artık buna bir dur demeliydim. "Benimle arkadaş olmak istediğine göre ve benim hakkımda bir sürü şey öğrendiğine göre beni takıyorsun demek oluyor. O zaman bu ortak nokta sayılmaz."

"Ama iki tane saydım. Daha gerek var mı ki? Hem sözünde duran birisin ve ailene bağlısın. Bunlar da ortak noktalarımız. Ne kadar itiraz etsen de artık arkadaşız." çocuk bana doğru uzanıp saçlarımı eliyle dağıttı. Bu hareketleri erkek arkadaşlar birbirine yapardı. Bu çocuk kız olduğumu fark etmemiş olabilir mi?

"Çok ileri gidiyorsun." kızgın bakışlar atmaya başladım.

"Ama etler soğuyor yesene" Neyse ki midesiz biriydim. Bu yüzden pasta yemiş olmama rağmen et yiyecek olmak bir sorun teşkil etmiyordu. Hiç paylaşmadan bütün etleri kendim yedim. Ne kadar yesem de kilo almayan biriyim kızlar, oturun ve kıskanın.

"Daha yiyecek misin?" Luhan ın bana korkarak baktığını tahmin edebiliyordum. 

"Aç değildim zaten." dedim inadına ve arkama yaslandım.

"O zaman en harika şeye geldi sıra." çocuk hoplaya zıplaya pencerenin oraya gitti. Oradaki birilerinden bir paket aldı ve paketi bana verdi. Şu an elimde hayatımın ilk doğum günü hediyesini tutuyorum desem inanır mıydınız?

Paketi açtım ve ağzım da açık kaldı. Paketten harika bir elbise çıkmıştı falan gibi şeyler beklemeyin. Harika prens bana ala ala futbol topu almıştı. Ciddi misin sen?

"Futbol topu mu?" ilk aldığım hediye bu olmamalıydı arkadaşlar..

"Ben futbolu çok severim, birlikte oynayabiliriz diye düşündüm!" geldi ve omzuma hafifçe yumruk attı.

"Luhan ben kızım, bunu fark ettin mi?"

"Kızlar da futbol oynayabilir." saf.

"Ama bu ihtimal düşük. Yani benim beğenmemi isteyerek aldıysan yerinde bir hediye. Of her neyse." kutuyu geri kapattım ve koltuğun yanına, yere koydum.

"Beğenmediysen başka birine hediye edersin. Beğenmemen de bir seçenek sonuçta." gelirken bir şey mi içmişti bu? Ya da doğduğu anda sıcak suyla yıkamak yerine voktayla falan mı yıkamışlardı bunu?

"Tamam herşeyi anladım. Hiç arkadaşın yok ve benimle arkadaş olmak istiyorsun. Peki. Beni merak ettin ve kişilik özelliklerime kadar herşeyimi öğrendin buna da peki. Ama neden kapı gibi harika bir icat varken camdan giriyorsun? Hem de kırarak?!" korumalardan korkmasam şu çocuğun ağzına bir tane geçirirdim ya neyse.

"Sürpriz yapayım dedim sonra camı fark edemedim ve camın içinden geçtim."

"Bir yerine bir şey olmadı değil mi?" diye bir şey sormadım tabi ki. Bana ne ondan?

"En kısa zamanda yaptırıyorsun. Havalar soğuyor. Donmak istemiyorum."

"Peki tamam" dedi mızmızlanarak.

"Tamam git hadi." evet şu an onu kovuyordum.

"Belki film falan izlerdik?" dedi sevimli köpek bakışlarıyla.

"Evimde televizyon yok farkında mısın?" evet televizyon alacak kadar zengin değildim. Haber izlemeyip de bu çocuğu tanımıyor olmam bundandı.

"O zaman gel seni bizim eve götüreyim." yani saraylarına mı? Olamaz bunu kabul ederdim...

"Efendim." camın oradan uyarı amaçlı bir ses duyulunca bunun mümkün olmayacağını anladım. Bir dakika o korumalar bizi mi dinliyor??

"Peki tamam gidiyorum." Luhan yüzünü astı. Topu, yaşlı komşu teyze tarafından canice kesilmiş çocuk gibiydi. Top demişken bu futbol topunu ne yapacaktım ben? Her neyse önce şu çocuktan kurtulmalıydım.

"Tamam git hadi. Bir daha da böyle gelme. Geleceksen kapı var burada." 

"Gidiyorum?" Luhan bana bakarak bir şeyler ima etmeye çalışıyordu. Ne bekliyordu bu çocuk anlamıyorum ki.

"Tamam, teşekkürler sağ ol, çok mutlu oldum. Harikasın." bir kaç lafı ard arda sıraladım ve çocuğu camdan dışarı ittim. Herhalde onu aşağıda tutacak kişiler vardır ümidiyle yapmıştım bunu. Ve tabiki de varmış. 

Hepsi gözden kaybolunca kalın perdeyi kapattım ve koltuğuma oturdum. Ne büyük aksiyondu o öyle. Sehpanın üzerinde didiklenmiş bir pasta ve boş bir et tabağı vardı. Halının orada da içinde futbol topu olan bir paket. Bu kadar garip şeyleri bir arada ilk defa görüyordum. Şokunu atlatmam kısa süremezdi.

Bu hikayeye fazla ilgi yok galiba ama ben paylaşmayı seviyorum kalp kalp kalp kalp

(Galiba şımarık biri oldum.)

GICIK PRENS ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin