6-Bu Yixing, Belediye Çukuru Olan

7K 488 149
                                    

Pazartesi erkenden bir saat dersim vardı ve sonra derslerim bitiyordu. Sanata dayalı bir bölüm okuduğum için çok rahattı ders programım. Şimdi derseniz ki sen Oxford kazanmış insansın ne diye tıp okumuyorsun, canlarım beni kan tutuyor ya... Üstelik hayatımın yarısını doktor olmak ile harcayamam. Aşırı çalışkan olabilirim ama zeki değilim. Evet kendimi gömdüm şu an ama öyle.

Şu sıralar da hiç derslerle ilgilenmiyordum. Tam olarak nasıl bir meslek olmam gerektiğini bilmiyordum. Müzik okuyordum. Yani konsevatuar gibi bir şey. Daha hangi bölümü okuduğumu bilmiyorum. Seçerken sadece öğreneceğim derslere bakmıştım. Bölümün adı o kadar da önemli değildi. 

Salı günüydü. Yine metrodan kurtulabilmiştim. Bu kadar koşarak yaşadıktan sonra olimpiyatlara katılmayı düşünmeliydim sanırım. Geleneksel müzik tarihi dersinden çıktım ve kapının önünde bir adet Luhan ile karşılaştım.

"Kanka!!" kolunu omzuma attı ve başımı göğsüne gömüp saçlarımı dağıttı. Ya dostum ben kızım yeter.

"Uzaklaş. Ne yapıyorsun sen değişik? Biraz ani hareket yapmasan?" kendimi tutamayınca çocuğun ensesine bir tane çaktım. Hay elim kıralaydı arkadaşlar. Bir koruma gelip beni yüz üstü duvara yapıştırdı.

"Bırak onu! O arkadaşım istediğini yapar!" Luhan beni kurtardı ve korumanın popusuna tekme atıp oradan uzaklaştırdı. 

"İyi misin?" bir de iyi misin diye soruyordu. Şok yaşıyordum ben burada!

"Galiba çenem kırıldı. Hayvan herif!" korumaya doğru bağırdım. Ve etraftaki insanların bize baktığını fark etmem bu zamanda oldu. Pek de umrumda değildi. Çenemden bahsediyoruz burada. Benim güzeller güzeli çenem...

"Luhan böyle zarar göreceksem arkadaş olmaya devam edemeyiz. Hem sana katlanıyorum hem çenem kırılıyor. Benim kazancımı söyle lütfen." demedim. Onun bir suçu yoktu. Neden bilmiyorum ama ona karşı bir sempatim oluşmuştu. O hayatında ilk defa arkadaş istiyordu, arkadaşı oluyordu. Bu tür ufak şeylere alışabilirdim. Galiba kafama saksı düşmüştü.

"Doktora gitmek ister misin?" şu an etrafımda pervane olmuş bir prens vardı arkadaşlar...

"Hayır gerek yok. Piyano dersi başlayacak. Geç kalmayalım." 

Sınıf kapısına yaklaşınca aklıma geldi.

"Sen hangi piyano dersine gidiyorsun? Kaydın nerede?"

"Kaydım başka sınıftaydı. Ama senin sınıfına aldırdım." yine kelebekler saçıyordu.

"İyi yapmışsın." tabi kalbim "İyi halt ettin." diyordu.

Tabi ben size söylememiştim ama sayın belediye çukuru ile aynı piyano dersindeymişiz. Ben asosyal takıldığım için çocuğu hiç görmemişim. Nerede alkışlarım hani??

"Luhan." seslenmem ile çocuk 180 derece dönüp bana baktı.

"De kanka"

"Ben ödevime çalışmadım ne olacak?"

"Ben de çalışmadım boşver." sırıttı. Seni sempatik şey.

"Galiba çok tembel birisin."

"Daha doğrusu piyano için vaktim yok." doğru ya bu çocuk başbakan olmak için eğitiliyordu. Ezik. Ya da şu an kıskandım.

"Yerlerinize geçin!" hoca geldi ve biz de yerimize geçtik. Daha doğrusu ben her zamanki yerime oturdum ve Luhan da yanıma oturdu. Sınıfı süzdüm. Yixing oradaydı. Tüm yakışıklılığıyla bana bakıyordu. Bana mı bakıyor? Tekrar baktım, bana bakıyordu gerçekten. Sonra en son ona sarktığım aklıma geldi. Rezilin tekiyim. Kesin şu an tanımıyorum dediğim kişi ile neden içli dışlı olduğumu merak ediyordu. Resmen çocuğu aldatmıştım.

GICIK PRENS ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin