Harika ötesi güzel olmuş yeni kapak fotoğrafı için @markab a teşekkür ediyorum. Gerçekten harika değil mi? Bakmaya doyamadım. ♡
Salon demeye bin şahit isteyecek bir odaya girdiğimde görebildiğim tek şey bir tanecik koltuktu. Serie'nin evinden daha boş bir ev görmek beni duygulandırmıştı. Yerde halı dahi yoktu. En ufak bir süs eşyası bulmaya çalışmak dünya barışını istemek kadar boşunaydı. Cama doğru gittim ve perdeyi açıp dışarı baktım. Arada kullanılan bir ev için fazla eskiydi. Ve korkunçtu da.
Hava kararıyordu. Bu evde elektrik olduğuna inanmıyordum. Daha fazla burada durmanın bir işe yaramayacağı da aşikârdı. Perdeyi kapatmaya yeltenirken sokakta hareket eden bir gölge dikkatimi çekti. Gölge her kime aitse düzgün yürüyemiyordu. Pis cama istemeyerek yaklaştım ve sokağın başını görmeye çalıştım. Bu uzun ve zayıf insanı her yerde tanırdım. Aradığım insanı bu kadar kolay bulmam Prens olmanın ve hikayenin ana karakteri olmanın bir getirisiydi büyük ihtimal.
Yaklaşık on beş dakika boyunca saklanacak bir yer bulmaya çalıştım. Düzgün yürüyemiyor olmasına bakılırsa sarhoştu. O merdivenleri çıkması iki yılı alabilirdi.
Salon hafiften L şeklindeydi. Bu yüzden kapının arkası eve giren birine göre kör nokta sayılıyordu. Salonun bu eşyasız haline bakılırsa bu adam asla salona girmeyecekti.
Kapının açılış sesini duymamla dikkat kesilmem bir oldu. Şu an korktuğum için saklanmıyordum. Sadece doğru zamanı bekliyordum.
Seslerin kesildiğini fark ettiğimde kapının arkasından çıkıp evin girişine baktım. Bu adam cidden sarhoş olmalıydı. Başka türlü, biri evinin kapısının kırık olduğunu gördüğünde sessiz kalmazdı değil mi?
Yavaş adımlarla girişe geldim ve mutfağa baktım. Boştu. Geriye sadece tuvalet ve yatak odası kalıyordu. Yatak odasına doğru ilerlerken kapı aniden açıldı. Ne yapacağımı şaşırdım ve nefesimi tuttum. Sanki nefes almazsam beni görmezmiş gibi.
"Ben ne ara buraya lamba aldım?" Sehun yeterince zorlanarak konuşuyordu. Gözlerini kısarak bana baktı. Üzerinde sokakta gördüğüm kravatı gevşemiş dağınık takım elbise yerine siyah dar paça pantolon ile üzerinde yarı çıplak kadın figürü olan uzun kollu bir tişört vardı.
Bana tekrar bakmaya çalıştı ama beni yine 'lamba' sanıp evin kırık kapısından dışarı çıktı. Yaşadığım şoku atlatmama izin vermeden geri geldi. Beni eliyle itti ve odasına girdi. Üzerinde kalın bir mont ile geri çıktı. Sarhoş olmasına rağmen havanın soğuk olacağını akıl etmiş olması hoştu.
Bu sefer evden çıktığından ben de onu takip ettim. Ama bir lambanın onu takip ediyor olmasından dolayı travma yaşamasın diye dikkatli olmaya çalışıyordum. Hava gittikçe daha karanlık olmaya başlamıştı. Bu yüzden merdivenleri yavaşça indim. Apartman gerçekten kötü kokuyordu. Cebime elimi soktuğumda mendilimin yukarda, mutfak masasında bıraktığım aklıma geldi. Sinir bozucu.
Apartmandan dışarı çıkınca paltomun düğmelerini sıkıca ilikledim ve etrafa baktım. Sehun sağ taraftan gidiyordu. Hızlı adımlar atarak onu takip etmeye devam ettim. Sehun un neler yaptığını çok merak ediyordum. Dövmek bir süreliğine aklımdan uçuvermişti. Böylesine alışılmadık hayata sahip olan birini bir daha nerede görebilirdim ki? En iyisi takip etmek ve yalnız olduğu bir vakit intikam almaktı.
Savruk yürüyüşleri arasında birkaç kez telefonuna bakıp sonra cebine geri soktu. En sonunda telefonu çaldığında hiç beklemediği birinden arama gelmişçesine uzun bir süre telefon ekranına baktı. Belki de beni 'lamba' sanan gözleri telefon ekranında yazan ismi okuyamamıştı.