Sofra ile bakışıyordum. Bu kadar baktıktan sonra bana bir şeyler önermeliydi. Bu kadar saygısız başka sofra görmedim. Ben burada karmaşık kafam ve kalbim ile çökmüş otururken o sadece öylece bana bakıyordu. Ayıp yani.
"Sence bunlar Luhan a olur mu? O benden kısa biraz galiba." Yixing geldi ve benim saçma ruh halimi sonlandırdı.
"Efendim?" gözlerimi sildim. Ha? Göz yaşlarım neden akmıştı?
"Serie ne oldu bebeğim?" Yixing elindeki kıyafetleri kenara bırakıp yanıma geldi.
"Ben galiba.. Kendimi iyi hissetmiyorum Xing." birden başım dönmeye başlamıştı. Midem de bulanıyordu. Ne oluyordu böyle?
"Hastane tarzı bir şey mi?" Yixing iyice telaşlanmıştı.
"Hayır sadece..." Başımı tuttum ve ayağa kalktım. "Eve gitsem size ayıp olmaz değil mi?"
"Hayır, sorun olmaz tabiki." Yixing beni omuzlarımdan tuttu. Dengemi bile sağlayamıyordum. "Ama ne oldu söyler misin? Daha demin iyiydin."
"Bu okul meseleleri yüzünden kafam karışık. Bir yıl fazladan okumak istemiyorum." Bravo Serie. Bahanen dillere destan şu an.
"Peki. Seni evine bırakayım." Yixing de kıyamam yalan söylediğimi anlayıp üstelemiyordu. Adam yazar. İnsanların hislerini anlıyor. Hisleri anlayamayan kişiye yazar demek büyük bir suç olmalı.
"Teşekkürler." dedim mırıldanır gibi. Yixing beni arabaya götürürken Luhan ve Xie Na yolumuzu kesti. Bi' bunlar eksikti zaten. Defolun!
"Serie iyi misin?" Luhan git başımdan. Ağlamamak için zor duruyorum.
"Serie biraz halsizmiş. Evde dinlense rahatlar. Merak etmeyin." Yixing Xie Na ya göz kırptı ve beni arabaya bindirip şoför koltuğuna geçti.
"Serie?" Luhan arabanın kapalı camına hafifçe vurdu. Ben ona bakmıyordum. Neden bunu yaptığımı bilmiyordum.
"Luhan gel, sevgilisinin yanında. Rahat bırak onu." Xie Na nın hayal meyal duyduğum bu sözlerinden sonra kendimden geçtim. Şimdi rüyadan uyanma vaktiydi. Değil mi?
"Serie anahtarın nerede?" Yixing in vücuduma dokunduğunu fark edince hemen gözlerimi açtım.
"Ne yapıyorsun sen?! Sapık, çek ellerini!" çocuğu bir güzel dövdüm.
"Serie saçmalama! Sakin ol. Evine geldik, anahtarını ver."
Ah rezil oldum.
"Al." yüzüm şu an zombi suratıymış gibi hissediyordum.
Anahtarı Yixing e verdim. Yakışıklı ve iyilik meleği çocuk gitti kapıyı açtı sonra gelip beni sırtına aldı.
"Ben yürüyebilirim." dedim tüm odunluğumla.
"Biliyorum yürüyebildiğini ama taşımak daha ilgi çekici."
"Ha?"
"Ha?" beni taklit etti. "Çok sevimlisin Serie."
"Biraz geç fark ettin ama olsun." Beni oturma odasındaki koltuğa oturttu. Luhan ın yatağıydı aslında burası.
"Belki de en başından beri farkındaydım. Bundan emin olamazsın."
"Yixing çok gizemli konuşuyorsun. Kafam patladı." tüm o hikaye meselesi aklımdan silinmişti. Yixing ile konuşmak istiyordum.
"Beni gerçekten seviyor musun?" diye sordu. Bu soruya hemen cevap verebilirdim ama neden duraklamıştım?
"Seni gördüğüm anda seninle tanışmak için ortam kolladım."
"Bu sevmek değil ki."
"Sen beni seviyor musun?"