Saldırı

151 19 10
                                    

"Yarasını sardın mı?"

Yunho önündeki kılıca son olarak da "n" harfini işlerken Seonghwa'yı pek de dinlemiyor gibi görünüyordu. İşini bitirdiğinde ellerini birbirine vurup çirpti, gömleğinin yukarıya sıvadığı kollarını da düzelttikten sonra bakışlarını neşeyle deminden beri kendisine soru soran ama hiçbir şekilde cevap alamayan Seonghwa'ya çevirdi.

"Bir şey mi dedin?"

Seonghwa derin bir nefes verdi ve bıkkınlıkla başını iki yana salladı.

"Hayır"

"Peki, kahvaltıdan önce Rian'ı görmeye gideceğim"

"Sonra görüşürüz"

Neşeyle ayağa kalkıp kılıcı kınına koyarken hızlı adımlarla odadan çıktı.

~

Rian çoktan kalkmıştı. Yunho odasına girdiğinde yatağında oturur hale gelmiş, sargılı bileğini ovuşturuyordu. Büyük botların tahtada çıkardığı ritimli sesleri duyduğunda yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirip bakışlarını Yunho'ya çevirdi.

"Günaydın"

"Günaydın. Nasıl hissediyorsun?"

Yunho yavaşça kızın yanına yaklaştıktan sonra yatağın bir ucuna oturdu.

"Acıyor. Çok fazla hem de..."

Yunho'nun neşeli gülüşü de buruk bir hal almıştı şimdi. O bu yaralardan defalarca kez almıştı, nasıl hissettiğini çok iyi anlıyordu. Tek elini güven verircesine Rian'ın omzuna koydu.

"Zamanla geçecek. Sadece fazla zorlama, olur mu?"

Başını olumlu anlamda salladı Rian.

"Hey! Neşelen biraz! Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İlk hangisini duymak istersin?"

"Şey, iyi olanı tercih ederim sanırım"

"O zaman..."

Dünden beri uğraştığı, kınında duran kılıcı çıkarıp Rian'a uzattı. Rian anlamsız bir şekilde kılıca bakarken daha yakından görmek için iki eliyle tutup kendisine yaklaştırdı, o sırada kılıcın namlusunda yazılı olan ismini fark etti. Ve kabzasında da yaldızlı işlemeler...

"Yunho bu...BU HARİKA BİR ŞEY!"

Şimdi durgun hali tamamen geçmiş, yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Heyecanla minik bir kahkaha atarken kollarını Yunho'nun boynuna sıkıca sardı.

"Çok teşekkür ederim Yunho. Bu cidden çok güzel"

"Rica ederim. Ama henüz kullan-"

Rian daha onun sözlerini tamamlamasına izin vermeden kollarını boynundan çözüp kılıcını tek eline aldı. Kılıcın bu yeni haliyle minik bir gösteri yapmazsa içinde kalırdı. Tam kılıcı elinde tam tur çevirecekken bileğinde hissettiği acıyla acı bir şekilde inledi. Kılıç elinden düşerken yarası da yeniden kanamaya başlamıştı şimdi.

"Şey kötü haber de..."

"Buydu değil mi?"

Başını olumlu anlamda salladı.

"Ama inan bana kalıcı bir hasar değil. Sadece birkaç hafta. Sonra tamamen iyi olacaksın"

"Birkaç hafta mı?! Ya bildiğim her şeyi unutursam?!"

"Unutmayacaksın. Bu konuda cidden çok başarılısın"

Hafifçe başını eğdi Rian. Yanaklarından süzülen birkaç damla yaşı hızlıca gömleğinin koluna sildi. Ağlamasının sebebi kesinlikle bileğinin acısı değildi. Günlerdir uğraştığı her şey iki saniyede yerle bir olmuştu. Şimdi Hongjoong'un kendisine neden bu kadar kızdığını daha iyi anlayabiliyordu.

pirate kings: ateezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin