"Biraz daha özgüvenli olmayı denemelisin"
"Şimdi bu konuya nereden geldik?"
Boynundaki kesik hala kanamaya devam ederken Rian acısını fazlasıyla hissediyordu. Genç korsan yarası için bir şeyler bulmaya çalışırken o da kaşlarını çatmış onu izliyordu. Keyifsiz olmasının sebebi fazlasıyla acıyan yarası değildi, Yunho'nun birdenbire açtığı konuydu.
"Önemi yok. Sadece tavsiyemi dinle"
"Tavsiye istememiştim.."
Rian'ın dediği şeyle Yunho ona iğneleyici bakışlarını sunarken kız bakışlarını kaçırıp omuz silkmişti. Bu konu hakkında konuşmak istemiyordu. Belki de önemsemesi gereken tek şey bir an önce eski hayatına dönmenin bir yolunu bulmaktı. Ve Seonghwa hakkında ne kadar az konuşursa o kadar çabuk unuturdu, değil mi?
Yunho elindeki bez, minik ahşap krem kutusu ve Rian'ın bilmediği birkaç şeyle daha geldiğinde kızın karşısına bir sandalye çekip oturdu.
"Ondan hoşlandığını sanıyordum"
"Bunu istemiyorum"
"İyi ama neden?"
"İstemiyorum Yunho. O benden hoşlanmayacak. Hem ben de yakında ait olduğum yere geri döneceğim"
"Daha ne kadar kalacağını bile bilmiyorsun"
"Olsun. Sonuçta buraya ait değilim"
Genç korsan derin bir nefes vererek az önce getirdiği uzun bez parçasından küçük bir kısmını kesti. Rian onun yapacağı şeyi anlayıp başını hafifçe kaldırdığı sırada odanın diğer köşesindeki tahta kapı açıldı yavaşça. Rian aklından bir daha onu geçirmek istemiyordu, çünkü ne zaman bunu yapsa birden yanında bitiveriyordu.
Yunho içeriye giren Seonghwa'ya gülümseyerek bakarken aklına gelen şeyle elindeki bez parçasını masanın üzerine bıraktı, sonra arkadaşının yanına ilerledi aceleyle.
"Hyung iyi ki geldin! Ufak bir işim vardı. Acaba Rian'ın yarasını temizleyebilir misin? Çok teşekkür ederim!"
Rian gözleri kocaman açılmış, Yunho'ya yalvarırcasına bakarken o Seonghwa'ın lafını bile beklemeden hızla odadan çıkıp gitmişti. Şimdi sadece ikisinin olduğu odada yine şu sinir bozucu sessizlik hakimdi. Genç kız titrek bir nefes vererek başını eğerken Seonghwa da yavaş adımlarla kızın karşısındaki sandalyeye ilerleyip oturdu.
"Şu çocuk...Bazen beni çıldırtıyor"
Kısık sesle söylediği sözler tamamen gerginliğini üzerinden atmak içindi. Masanın üzerindeki malzemelere bakıyor, sonra başı eğik Rian'a da bir bakış atıyor ve yeniden kendini odadan dışarıya atmak istiyordu. Yine de masanın üzerinde duran küçük bez parçasını eline alıp diğer elini de tedirgin bir şekilde Rian'ın çenesine yerleştirip başını kaldırmasını sağlamıştı. Rian onun minik dokunuşunu hissettiğinde az önce Yunho'ya dediği şeylerin hepsi aklından silinip gitmişti. Bu korsandan deli gibi hoşlanıyordu ve şu an kalbi yerinden çıkıp gidecekmiş gibiydi. O minik teması tenini yakıp geçmişti adeta.
Ve ikisi beraberken ortamı saran sessizlik bu defa da odayı dolduruyordu. Rian'ın bundan pek de hoşlandığı söylenemezdi. Gerginliği kat kat artyor, sanki kalbinin yerinden çıkacakmış gibi atma sesini Seonghwa duyacakmış gibi hissediyordu.
"O adam seni öldürebilirdi"
"Ama iyiyim, değil mi?"
"Yara aldın"
"Sadece küçük bir kesik"
"Senin için endişeleniyorum Rian"
Genç korsanın son söylediği şeyler Rian'ın beyninde dolanıp duruyor, hatta yüzünde aptal bir sırıtış oluşturuyordu. Bakışları kısa bir süreliğine buluşsa da sonrasında hızla gözlerini kaçırmıştı Seonghwa. Bunu söylememeliydi. Yoksa söylemeli miydi? Şimdi Rian onun kendisine karşı bir şeyler hissettiğini düşünecekti. Ama bu zaten doğruydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pirate kings: ateez
Fanfiction"Anladığım kadarıyla şu an geçmişteyim" Yunho kısa bir süreliğine ona baksa da cevap vermemişti. "Hongjoong sana cevap vermemeni mi emretti?"