"Onunla ne yapacağız?"
Hongjoong artık sorulardan bıkmış bir şekilde nefes verdi. Diğerleri ondan bir cevap bekliyordu ama kendisi de hiçbir şey bilmiyordu.
"Onu zamanına geri göndersek?"
"Kum saatini geri getirdi, nasıl gönderebiliriz?"
"Bilerek yapmış olabilir. Belki de onu diğerleri göndermiştir. Mahzene kapatmalıyız"
"Mahzen kapatamayız. Her ne olursa olsun o bir hanımefendi"
Herkes Yeosang'ın bu ani çıkışına şaşırmıştı.
"Kibarlığını sonraya sakla. Bu ciddi bir durum"
Hongjoong ise hala sessizdi. Yıllarını verdiği şeyler yerle bir olmak üzereymiş gibi hissediyordu. Ne düşünmesi veya ne yapması gerektiğini bilmiyordu lakin herkes ondan mantıklı bir karar bekliyordu.
"Hongjoong?"
"NE VAR?"
Sesinin yüksek çıkmasına engel olamamıştı. Onun bu ani çıkışı hepsini derin bir sessizliğe bürüdü. Rian odada olsa kesinlikle ağlamaya başlardı.
"Ne olacağını bilmiyorum. Sadece...biraz bekleyelim"
"Onu nerede tutacağız?"
"Harita odasında kalmaya devam etsin şimdilik"
Rian başını kollarının arasına gömmüş, öylece yerde oturuyordu. Hongjoong kum saatini ondan almadan önce nasılsa hala öyleydi. Korkuyordu. Hatta elleri titriyordu istemsizce. Bazen de hıçkırıyordu. Öyle kaç saat durduğundan emin değildi ama arada başını kaldırıp camlara baktığında havanın çoktan karardığını görebiliyordu.
Kapı gıcırtıyla açıldığında hızla başını kaldırdı. Karşısında yine yabancı bir yüz vardı. Ama az önce kum saatini ondan alan çocuktan çok daha dostane bir yüzü vardı. Hatta belli belirsiz gülümsüyor bile denilebilirdi.
"Benimle gel"
Rian yavaşça ayağa kalktı ve kapıdan dışarıya çıkan çocuğu takip etmeye başladı. Geminin güvertesinde ilerlerken mürettebattakiler ona tuhaf gözlerle bakıyordu. Çok geçmeden başka bir odaya geçtiklerinde Rian'ın korkusu daha da artmıştı. O tuhaf giyimli 7 adam tam da karşısında sıralanmış oturuyorlardı. Rian tedirgin bir şekilde kendisine gösterilen yere oturdu. Her hareketi tedirginlikle yapıyordu. Hatta odaya geldiğinden beri başını hiç kaldırmamış, kimseye bakmamıştı.
Hongjoong ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Derin bir öfkeyle doluydu ama karşısındaki kız oldukça korkmuş görünüyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra ciddiyetle konuşmaya başladı.
"Kum saatini bulmayı nasıl başardın?"
Rian sonunda az da olsa başını kaldırıp boğazını temizledi sessizce. Önce konuşmamayı düşünmüştü ama bu hiçbir şeyi çözmezdi. Hem belki de bu adamlar evine dönmesinde ona yardımcı olurlardı?
"Eski harabe evdeydi-"
"Bunu biliyorum! Onu oraya biz koymuştuk!
Rian sözü aniden bölündüğünde korkuyla tekrar başını eğdi. Hongjoong üzerinden bu sinirli halini bir türlü atamıyordu. Çünkü o da en az Rian kadar korkuyordu. Her şey harika ilerlerken şimdi aptal bir kız her şeyi berbat edecekti.
"Üzgünüm. Devam et"
Şimdi Rian'ın sesi olduğundan daha kısık ve titrek çıkıyordu.
"Oraya çocukluğumdan beri sürekli giderim. V-ve yine oradaydım. Kum saatini görünce merakıma yenik düş-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pirate kings: ateez
Fanfic"Anladığım kadarıyla şu an geçmişteyim" Yunho kısa bir süreliğine ona baksa da cevap vermemişti. "Hongjoong sana cevap vermemeni mi emretti?"