Yine o alışkın olduğu ortamda olmak Rian'a huzur veriyordu.
Sabah güneşinin altından birdenbire loş ışıklı odaya girdiğinde gözleri karanlığa alışmakta zorlanmıştı. Her şey bıraktıkları gibiydi. Hongjoong yerinden bile kalkmamıştı. Yüzünde şaşkınlıktan dolayı aptalca bir gülümseme belirirken Hongjoong görevden gelenlere umutla bakıyordu.
"Ne oldu? Bulabildiniz mi?"
Fedora şapkalı adamdan zorlukla aldıkları rulo parşömeni liderlerine uzatmıştı Seonghwa. Hongjoong parşömeni eline aldığı gibi açıp, memnun bir gülümsemeyle bakarken birdenbire bağırmasıyla Rian olduğu yerde korkuyla titremişti. Bazen onu fazlasıyla korkutabiliyordu. Hongjoong'un emriyle açılan kapıdan Rian'ın mürettebattan olduğunu bildiği bir adam girdiğinde genç kız birkaç adım gerilemişti.
"Ana güverteye büyük bir masa kurun. Bu akşam bolca eğleneceğiz!"
~
Odadan Mingi ve Jongho'yla beraber çıkmışlardı. Artık rahatsız edici olmaya başlayan elbisesinin eteklerini toplamaya çalışırken ayaklarının da acımaya başladığını hissedebiliyordu Rian. Gitmeden önce etrafa hakim olan yağmurlu hava gitmiş, yerini yıldızlı bir gökyüzüne bırakmıştı çoktan. O sırada aklına gelen şeyle adımlarını hızlandırarak önünden yürüyen iki korsana yetişmiş, tek eliyle Mingi'nin kolunu dürtmeye başlamıştı.
"Mingi!"
Ve sonrasında etrafına göz atıp kimsenin olmadığından emin olduktan sonra daha kısık bir sesle konuşmaya başlamıştı.
"Kolye...Kevin almamış"
Duyduğu şeyle birden olduğu yerde kalakalan Mingi bakışlarını genç kıza çevirmişti. Rian öğrenmiş miydi? Seonghwa'nın söylemiş olmasına ihtimal vermiyordu. Arkadaşı fazlasıyla inatçıydı. Ama belki de ikisi balo salonunun balkonuna çıktıklarında bundan bahsetmiş olabilirdi.
"Kim almış peki?"
"Bilmiyorum. Kolyeyi odamda yerde bulmuştum, belli ki biri düşürmüş. Beni odama Kevin çıkardı sanıyordum ama Seonghwa onun odama hiç girmediğini söyledi"
"Seonghwa hyung başka ne söyledi?"
"Sadece birinizin beni odaya çıkardığını ve doktor çağırmaya gitti- Mingi! Yoksa sen bir şey mi biliyorsun?"
"Ne? Ben ne bilebilirim ki?"
"Beni odama kim çıkardı?"
"Emin değilim. Ben doktor çağırmaya gitmiştim"
Rian huzursuzca dudaklarını bükmüştü aldığı cevapla. Hala o kolyeyi Seonghwa'nın aldığına inanmak istiyordu. Ama bir tarafı da bunun mümkün olmayacağını savunuyordu. Adımlarını biraz daha hızlandırarak tam önünde durduğu odasına girdikten sonra kendini yatağına attı yorgunlukla. Ayaklarını abartıyla sallamasıyla ayaklarından çıkıp odasının farklı köşelerine fırlayan ayakkabıları da kendisini rahat bırakmıştı sonunda. Derin bir nefes vererek Mingi'nin dediklerini aklından geçiriyordu. Onun bir şeyler bildiğine emindi.
~
Odadan çıkan Mingi, Jongho ve Rian'ın aksine genç korsan hala harita odasındaydı. Hongjoong masanın üzerinde dizili onca parşömeni düzenlemeye çalışırken boş bakışlarla onu izliyor, aklındaki şeyleri söyleyip söylememenin kararsızlığıyla iç çekiyordu. Sonunda Hongjoong onun bu durumunu fark ettiğinde şaşkın bakışlarıyla beraber kısık sesle konuştu.
"Görev seni fazla yormuş anlaşılan"
"Hm? Hayır, hayır. Ben iyiyim"
"Sorun ne o zaman?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pirate kings: ateez
Fiksi Penggemar"Anladığım kadarıyla şu an geçmişteyim" Yunho kısa bir süreliğine ona baksa da cevap vermemişti. "Hongjoong sana cevap vermemeni mi emretti?"