Rian'ın Talimi

35 5 9
                                    

"Hedefe az da olsa yaklaşamayanlar bir sonraki durakta gemiden iner! Anlaşıldı mı?"

Ellerinde tüfekler olan yeni mürettebat, kaptanlarını büyük bir ciddiyetle dinliyorlardı. Burada kalmayı istiyorlardı ama hedefi tutturabileceklerinden hiçbiri emin değildi. Sıraya dizilmiş adamların başında duran Rian bazen sıra boyunca ileri-geri volta atıyor, bazen de durup sırası gelen denizciyi dikkatle izliyordu. Bazıları fena sayılmazdı, bazıları ise tam bir hayal kırıklığıydı. Rian hiçbir işi beceremeyenleri bir sonraki kasabada bırakmaya kararlıydı. Bu adamlar kendisi için yiyecek ve barınak israfından başka bir şey değildi.

Sıra genç bir oğlana gelmişti. Rian, daha ateş bile etmeden tüfek tutuşundan umutlanmaması gerektiğini anlamıştı. Çocuk önce garip bir şekilde tüfeği ters tutmuş, doğru tutmayı başarabildiğinde ise ellerini yerleştirmesi epey zaman almıştı. Sadece iki veya üç dakika boyunca bununla uğraşması Rian'ı fazlaca sinirlendirmiş, hemen hızlı adımlarla ilerleyip, gencin elindeki tüfeği kaptığı gibi sıkıca kavrayıp yanına durmuştu.

"Beni iyi izle."

Tüfeğin namlusunu birinci hedefe doğrulttu, ardından da ikinciye ve üçüncüye. Hiç durmaksızın üç el ateş etmiş, üç hedefi de tam on ikiden vurmuştu. Yeniden genç oğlana tüfeği vermek için döndüğünde ise onun hayranlık dolu bakışlarıyla karşılaşmıştı. Ama tek böyle olan o  çocuk değildi. Rian'ın bu beklenmedik halini bir kenardan izleyen Seonghwa da ona daha fazla hayranlık duymaya başlamıştı şimdi. Bu anı hatırlıyordu. Her şey berbat bir hal almadan önce, gizlice bir kenarda onu izleyen Rian'ı elbette ki fark etmişti. Şimdi ise acınası halde sevdiği kişiyi izleme sırası ondaydı.

"Bunu nasıl yaptığını gördünüz mü?!"

Onu bu halde gören Wooyoung'da şaşkınlığını gizleyememişti.

"Son birkaç aydır hep görüyoruz Wooyoung"

"Peki bunun gerçekten Rian olduğuna hala inanan var mı?"

"Şey, insanlar zaten genelde ona Kızıl Kraliçe diyorlar"

Zaten alışkın olanlar arkadaşlarının bu hallerine sadece gülüp geçiyorlardı. Rian'ın bu yeni hali öncekine göre çok daha farklıydı ama hiçbiri şikayetçi değildi elbette, Seonghwa dışında.

Onu neyin böyle yaptığını biliyordu. Artık Rian'ın kimseden korkusu yoktu. Kaybetmeyi göze alabildiği için güçlüydü, güçlü olmak zorundaydı. Eski Rian gibi kendinden utanmıyordu, aksine, sadece kendisi için yaşıyordu.

Güvertede başka birinin varlığı ise zihninde dolanan bütün düşüncelerin akışını değiştirmişti. Dün geceden beri sorması gereken soru yeniden aklına gelmiş, bir hışımla Yunho'ya çevirmişti bakışlarını.

"Bu herifin burada ne işi var?"

Gözleriyle otuz iki diş sırıtarak Rian'ın yanına giden Kevin'ı işaret etmişti. Dün gece fazla dikkat çekmemişti gözünde ama şimdi üzerine atlayıp onu öldüresiye kadar boğma isteği aylar sonra yeniden gün yüzüne çıkmıştı. Yunho'nun da onu görünce yüzünün düştüğünü fark etmişti. Kimse ondan hoşlanmıyordu ama Rian için katlanmak zorundaydılar.

"O hep buradaydı, maalesef"

"Nasıl yani?"

"Bilmiyorum Seonghwa. Rian'la bir yerde karşılaştılar yine. 3-4 ay kadar oldu sanırım. Gezgin miymiş neymiş, sürekli seyahat ediyormuş. Rian onunla gelmeyi teklif etti, Kevin da hiç düşünmeden kabul etti"

Bir süre duraksadı Seonghwa, samimi bir şekilde sohbet eden Kevin ve Rian'a baktı.

"Rian neden böyle bir şey yaptı?"

Yunho sadece sessiz kalıp omuz silkmekle yetindi. Bir tahmini vardı elbette ama bunu arkadaşının yüzüne karşı bir anda söyleyecek değildi.

Ayyy uzun zama sonra ilk defa bir şeyler yazıyorum lütfen acemiliğime verin. Pek kısa oldu ama devamı gelecek akşama doğru 🤭

pirate kings: ateezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin