Geçmiş

97 16 3
                                    

Videodaki bazı yerleri düzgünce aktaramamış olabilirim 🤧

Saat ilerledikçe meydandaki o neşeli çalgıcılar da tek tek ayrılmış, yerlerinde sadece yaşlı bir kemancı kalmıştı. Ağır melodisi adeta meydandan ayrılan insanları uğurlarken Rian'a ise kucak açıyordu. Kemancının yakınında bir yerlere oturup tellerinden çıkan o güzel tınıyı dinlemeye başlamıştı. Birkaç saatliğine hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Zaten geldiğinden beri devamlı fazlalık gibi hissediyordu kendini. Bu yüzden bu gece sadece her şeyden uzaklaşıp eğlenmek, kafa dağıtmak istiyordu.

O güzel müziğe öyle çok kaptırmıştı ki kendini, yanına gelen kişiyi fark etmemişti. Genç, kızın gözleri kapalıyken ki o güzel halini izliyordu. Dakikalardır oradaydı ve kız da hiç hareket etmeden dinliyordu kemanın hoş sesini. Sonunda dayanamayarak kızın kulağına yaklaşıp kısık bir ses tonuyla konuştu.

"Güzel, öyle değil mi?"

Ses bir yerlerden tanıdıktı. Ama Seonghwa olsa hemen gözleri açılırdı. Oysa ki sesi daha önce duysa bile sahibini çıkaramamıştı. Gözlerini hiç açmadan başını olumlu anlamda salladı sadece. Genç çocuğun ise geri çekilmeye niyeti yoktu.

"Dertli kemancı derler ona. Tıpkı kendi gibi derdi olanlar gelir yanına geç saatlerde, teselli bulmak umuduyla"

Sonunda gözlerini açtı istemeyerek de olsa. Bu sabah kendisiyle dans eden çocuk değil miydi? Gülümseyen gözlerle ona bakarken Rian'da nezaketen hafifçe gülümsemişti.

"Adınızı öğrenmek umuduyla gelmiştim lakin pek de iyi görünmüyorsunuz"

"Ah, ben iyiyim. Adım Rian"

Karşısındaki gence elini uzattı.

"Çok memnun oldum. Ben de Kevin. Lakin dediğim gibi, bu melodi dertli insanları çeker. İyi olduğunuzu pek sanmıyorum"

Sadece omuz silkti Rian. Ona anlatması biraz saçma olacaktı. Adını bile henüz öğrenmişti. Kısa bir sessizlik oluştuğunda bileğindeki sargı beziyle oynamaya başlamış, ardından da konuyu değiştirmek adına tekrar söze girmişti. Ancak yaralı bileği gencin gözünden kaçmamıştı.

"Buralardan değilsin sanırım Kevin"

"Evet, gezginim. Peki ya sen?"

"Ben?"

"Evet. Belindeki kılıç ve bileğindeki yara...Savaşçı mısın?"

"Sayılır"

"Yani?"

"Aslında kılıç kullanmayı yeni yeni öğreniyorum. Bileğimdeki yarayı da sandığın gibi savaşta falan almadım"

"Ya neyden aldın?"

"Boşversene"

Ve yine sessizce kemancıyı dinlemeye başlamışlardı. Artık meydan tamamen boşalmış, insanlar evlerine çekilmiş, eğlenmek isteyenler ise arka sokaklardaki salaş barlara akın etmişlerdi. Rian bu gece mutsuz olmak istemiyordu. Zaten yeterince gergindi. Buraya biraz olsun eğlenmeye gelmemiş miydi?

"Burada insanlar eğlenmek için neler yaparlar Kevin?"

"Sanırım gece eğlenceleri için tek yaptıkları şey rom içip sabaha kadar dans etmek"

"O zaman bana biraz rom ısmarla. Çünkü yanımda hiç para yok"

Hafif bir gülümseme eşliğinde oturduğu yerden kalkarken kendinden emin adımlarla yürümeye başladı Rian. Kevin ise hızla arkasından geliyordu. Kemanın sesi git gide azalıp yerini arka sokaklarda, barlarda insanların neşeli şarkılarına bırakırken Rian'ın biraz daha keyfi yerine geliyordu. Sonunda sokağın başındaki ilk eski kulübeye girmişlerdi. İçeriye loş bir ışık ve hızlı ritimli mandolin sesleri hakimdi. Bazı insanlar masalarda şen kahkahalarla içki şişelerini kafalarına dikiyor, bazıları purolarını tüttürüyor, bazıları ise delicesine kulübenin tam ortasında dans ediyorlardı. Boş masalardan ilk gözüne kestirdiğine oturmuştu Rian. Sürekli elinde tepsiyle dolaşan hafif tombul adam kendi masalarının önüne geldiğinde "iki şişe rom" dedi sadece. Sonra ise dans eden insanları izlemeye koyuldu.

pirate kings: ateezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin