"Bunun burada ne işi var peki?"
Yola çıkalı 2 gün kadar olmuştu. Rian konakladıkları yerde mürettebatına güvenilir ve sağlam adamlar almış, gemisinin kontrollerini yaptırmış ve sabahın erken saatlerinde yola çıkma emrini vermişti. Öğlen yemeğinden hemen sonra San'ı harita odasına çağırmış, kısa bir konuşmanın ardından diğer ekibi de yanına toplamıştı. Ancak kendileriyle beraber şu an tam da diğer yanında oturan Kevin'ı çağırması artık Seonghwa'nın sinirini bozmaya başlamıştı. Zaten önceden hiç tahammül edemiyorken şimdi her an Rian'ın yanındaydı. San, kendisine yöneltilen soruyla "bilmiyorum" anlamında omuz silkerken Seonghwa yeniden fısıltıyla söze girdi.
"Onlarca defa zamanda yolculuk yapıp yine bu asalakla aynı zamana denk geldiğime inanamıyorum"
"Ve daha da önemlisi, Rian ona her şeyi anlatmış. Yoksa burada olmazdı. Hongjoong'un günlüğünden öğrendiklerini anlatacak"
"Tanrım... Neden böyle bir şey yapar ki?"
Yeniden omuz silkti arkadaşı. O arada Rian, Yunho'yla hararetli konuşmasını ve günlüğü inceleme seansını tamamlamış, sesli bir şekilde boğazını temizleyerek dikkatleri üzerine çekmişti.
"Yeniden bir arada olduğumuza sevindim. Biliyorsunuzdur, Hongjoong yani asıl liderimiz Beyaz Devler'in elinde"
Hepsi belli belirsiz başlarını salladılar.
"San, Fedoralılarla detaylı görüşmediğinizi söyledi. Bu da demek oluyor ki çoğu şeyi açıklamak bana düştü. Öncelikle, Hongjoong'un nerede olduğunu kimse bilmiyor. Beyaz Devler'in yuvasına daha önce Fedoralılar bile gidememiş. İşimiz zor, ama imkansız değil."
Elbette herkes liderlerini kaçıranları biliyordu. Ama Fedoralıların yardım edeceğini düşünüp işi kolaylıkla halledebileceklerini umanlar şimdiden bir panik havasına kapılmışlardı.
"Fedoralılarla görüşmeden önce Hongjoong'un günlüğünü dikkatlice okudum, ipuçlarının çoğunu çözdüm ama elbette ki ben de dahi değilim. Size şu ana kadar açıklamadığı şeyleri anlatmak istiyorum. Belki o bunu yapmazdı ama önemli değil, zaten onu bulduktan sonra yeniden seçim şansı sunulacak. Yine her zaman olduğu gibi her şeye yeniden başlayacağına eminim. Olanların hepsini unutursunuz. Ama şu an için bu bilgiler gerekli.
Öncelikle Fedoralıların kim olduklarıyla başlayalım. Onları tanımıyorsunuz, ama biz şans eseri de olsa tanıştık, hepsiyle. Ana Varlıklı Boyut'dan gelen bizler olduğunu söyleyebilirim. Bizim aynılarımız, tıpa tıp. Sadece onlar yönetici ekip. Bizi onlar yönlendiriyor. Bir zamanlar Beyaz Dev'ler için de aynı şey geçerliydi. Onlar bizim saf kötü hallerimizdi. Ama bizim kadar çok kişi değiller diyeceksiniz, biliyorum. Onlar öldürülmeden kalanlar. Arkadaşlarını öldürenler. Kim olduklarını söylememe gerek yok. Sadece onların da bizden olduklarını, sadece farklı güçleri olduklarını bilmeniz yeterli. Ve evet, Hongjoong size söylemişti zaten, ben onların soyundan geliyorum. Bu yüzden bana hala güvenmeyebilirsiniz, buna hakkınız var. Gemiden de ayrılabilirsiniz en yakın konaklama yerinde. Dediğim gibi, zaten her şeye kaldığınız yerden tekrar başlayacağınızı tahmin ediyorum. Benimle devam etmezsiniz, liderinizi tek başıma bile arayıp size getirebilirim. Sonra her şey olması gerektiği gibi olur."
Tepkilerini görmek için bir süre sessiz kaldı genç kız. İtiraz eden olmamıştı. Memnun bir şekilde gülümseyerek devam etti.
"Hongjoong sürekli Wonderland'i aradı. Gitmeniz gereken yerin orası olduğunu düşünüyordu. Ama ufak hatalar yaptı, herkes gibi. Gittiği yön kesinlikle yanlıştı. Daha doğrusu gittiği zaman yanlıştı. Wonderland'in içindeki gizli Utopia'yı bilmiyordu. Gitmeniz gereken asıl yer orasıydı. Ayın evrelerini düzgün takip etmesi gerekiyordu sadece. Yanlış yere gittiğiniz için de ruhunuzu ve zihninizi kötülük esir aldı. Hiçbirini isteyerek yapmadı, bu denli dağılmanızda kimsenin suçu yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pirate kings: ateez
Fiksi Penggemar"Anladığım kadarıyla şu an geçmişteyim" Yunho kısa bir süreliğine ona baksa da cevap vermemişti. "Hongjoong sana cevap vermemeni mi emretti?"