Kolye

103 14 3
                                    

Medya: Rian'ın kolyesi

Kapıyı birkaç kez tıklattı yavaşça. Ses yoktu. Sonra biraz daha güçlü bir şekilde... Yine ses yoktu.

"Yunho? İçerde misin?"

Ona yorgun olduğunu söylemişti, dinleniyor olması gerekmez miydi? Belki de diğerleriyle beraber Hongjoong'un yanına gitmişti. 

Pansiyon koridorlarının tahta zemini onun sorularını yanıtlarcasına ayak sesleriyle yankılanırken Rian hızla arkasını döndü. Göz göze geldiği çocuk ona gülümseyerek bakarken hızla yanına koştu ve sahte bir sinirle gözlerini kıstı.

"Hani senin dinlenmen lazımdı? Bana yalan mı söyledin?!"

"Seni görmek de çok güzel Rian"

"Nerelerdeydin söylesene!"

Yunho tekrardan koridorda adımlamaya başlayıp kaldığı odaya doğru ilerlerken Rian da minik adımlarıyla peşinden geliyordu. Kapının önüne geldiklerinde cebindeki anahtarla tahta kapıyı açıp içeri girdi ve kendini yatağa attı genç korsan. Rian da onun ayakucuna oturmuş, bir cevap beklercesine yüzüne boş boş bakıyordu.

"Göreve gitmiştim"

"Görev mi? Ne görevi?"

"Görev işte..."

"Ah, anlıyorum. Bana anlatamadığınız onca şeyden biri daha..."

"Bana kızma Rian. İnan sana anlatmayı çok istiyorum ama-"

"Sorun değil Yunho. Hem...Benim de sana anlatmadığım şeyler var"

Yunho meraklı bakışlarını Rian'ın üzerinde gezdirmeye başlamıştı şimdi.

"Ne gibi?"

"Eğer benimle dere kenarında yürüyüşe gelirseniz öğrenebilirsiniz gizemli korsan"

Rian oturduğu yerden kalkıp tek elini Yunho'ya uzattığında o da kızın elini tutup destek alarak yattığı yerden kalktı gülümseyerek. 

"Önce aptal korsan şimdi de gizemli korsan... Bakalım sıradaki ne olacak?"

~

Yol boyunca uzanan derenin kenarında yürürken gecenin sert esen rüzgarı su damlacıklarını Rian'a kadar taşıyordu. Onları yüzünde ve boynunda hissettiğinde hafifçe huylanıyor ama bir o kadar da huzurlu hissediyordu. 

"Burası gerçekten güzel"

"Hmhm"

Genç korsan onu başıyla onaylamıştı sadece. Rian onunla konuşmak istiyordum ama nereden başlaması gerektiğine emin değildi. Sonunda bir süre daha sessiz kalmaya karar verirken aralarındaki sessizliği bozan tek şey onlar yürüdükçe ayaklarının altında ezilen kurumuş yaprakların sesiydi. Sonunda Yunho'nun kalın sesi onları bastırdığında Rian lafa kendisinin başlamasına gerek kalmadığı için içinden tanrıya şükrediyordu.

"Ee? Şu bana anlatamadığın şey ne?"

"Doğru ya, şu şey...Biliyor musun? Sana bunu anlatmak başkalarına anlatmaktan daha zor"

"İyi anlamda mı algılamalıyım yoksa kötü anlamda mı?"

"İyi anlamda tabi ki. Çünkü buradaki herkesi arkadaşım olarak görürken seni...Ah, bu tuhaf olacak ama seni ağabeyim gibi görüyorum Yunho. Ve ağabeylere böyle şeyleri pek anlatmazsın"

Rian'ın söylediği şeyler Yunho'nun yüzünde içten bir gülümseme oluşturmuştu. Rian buraya ilk geldiğinden beri onunla ilgileniyordu. Ama bunu Hongjoong istediği için değil, içinden geldiği için yapıyordu. Çünkü Rian'ı gerçekten seviyordu. Ve şimdi onun da böyle hissetmesi ve kendisini ağabeyi olarak görmesi onu gerçekten de mutlu etmişti.

pirate kings: ateezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin