MERHABA ARKADAŞLAR. SİZCE HİRA'YI NELER BEKLİYOR ? NEFİLİM ONU BULABİLECEKMİ ? PEKİ ATEŞ'İN BAŞI KIZIL PENÇELERLE DERDE GİRECEK Mİ ? YOKSA KADER AĞLARINI ÇOK FARKLI ŞEKİLDEMİ ÖRECEK ONLAR İÇİN ? BERABER ÖĞRENELİM NE DERSİNİZ .İYİ OKUMALAR 🖤
ATEŞ= Lanet ormana varmamız gece yarasını bulmuştu. Yolda hiçbir sorunla karşılaşmamış. Atlarımızı ormandan uzağa bağlayıp, beşimiz birden dikkatli bir şekilde ormana girdik. Biraz ilerleyip dinlemeye başladık, o sırada yakınımızda bir kızıl pençenin kokusunu almamızla onunda bizi fark ettiğini anladık. Yanımdaki kurtlara işaret vermemle hepimiz dönüşüp peşine düştük. Kaç kişi olduklarını bilmiyorduk ve onların bölgesindeydik eğer diğerlerine haber verirse bizim için çok kötü olurdu. Pusat ve Mir benden önce yetişip üzerine atlamışlar ne kadar sessiz olunabilirse onu halletmişlerdi.
Onların yanına varmamla sol taraftan geçen karartıyla yönümü hemen oraya çevirdim, Alaz ve Siraç'ta peşimdeydiler. Başka bir kızıl pençe daha mıydı kahretsin, bu iş düşündüğüm kadar kolay olmayacaktı. Karartı git gide belirginleşti zaten bir kurt olamayacak kadar yavaştı. Bu bir kadındı, beline kadar olan koyu renk saçları koştukça sırtını dövüyordu. Görüntünün tanıdıklığıyla sarsıldım, rüyamı yaşıyordum şuan ben bunları düşünürken kız yönünü değiştirdi. Şimdi rüzgar yandan değil önümüzden vuruyordu, Rüzgarla beraber önümdeki kadının kokusu burnuma doldu. Kurdum kükredi , siktir siktir siktir şimdi zamanı mıydı , yeri miydi. Kurdum mührünün kokusunu almıştı , birazdan tam dönüşüm geçirebilirdim kendimi dizginlemekte zorlanıyordum.
Aramızdaki mesafeyi kapatıp onu yakalamak için uzandım ama o kulakları tırmalayan bir çığlıkla yere kapaklanmıştı. Ben onu yakalayamamıştım ama pençem sırtını boydan boya yarmıştı, kahretsin kıza istemeden zarar vermiştim. Kurdum uludu, eşini bulduğunu haykırıyordu ama çok ta kızgındı onu korumamız gerekirken ona verdiğimiz zarar yüzünden. Kızı hemen kucakladım biraz çırpındı ama sonra hareketsiz kaldı. Diğerleri de bize yetişmişti, buradan hemen çıkmalıydık kurdum ortalığı ayağa kaldırmıştı. Şuan burada olduğumuzu biliyorlardı birazdan damlarlardı. Ormanın çıkışına hızla koşmaya başladık, şimdi ayak seslerini duyuyordum uzaktaydılar ama geliyorlardı.
Atlarımızı geride bırakıp hiç durmadan tan vaktine kadar koştuk. Artık ayak sesi duymuyordum, belirli mesafeye kadar takip etmişler sonra da geri dönmüş olmalıydılar. Bizi göz önünden saklayan bir oyuk bulup hemen oraya sığındık. Hem dinlenmek hem de kucağımdaki kızın yarsına baksak iyi olacaktı, kanaması yol boyu durmamıştı. Ama elimden de bir şey gelmemişti koşarken ne yapabilirdim ki. Mir'i yanıma çağırdım onun annesi şifacıydı o benden daha çok şey bilirdi. Yanımızda hiçbir şey olmadığı için Mir gömleğimi istemiş onunla yarayı sarmıştı sadece. Kız yarasını sararken bir kez kendine gelmiş, acıdan olsa gerek yine bayılmıştı.
Onda hiç bir türün kokusunu alamamıştım, atalarımızın bahsettiği hikayelerde olan hiçbir gücü olmayan varlıklardan birimiydi, peki burada nasıl bulanabiliyordu. Boşuna kafamı yormayı bıraktım, yaşlı büyücü bilirdi nasıl olsa kurtlara yola devem etmemizi söyleyip yola koyulduk. Hava kararmış, gecenin erken sayılabilecek zamanında Tılsımlı köye varmıştık. Yaşlı büyücü sanki geleceğimizden emin gibi bizi kapıda karşıladı. Hemen kendi evine bizi yönlendirdi, eliyle döşeği işaret edip" yatırın" dedi. Sonra bizi dönerek odayı boşaltmamızı istedi, çocuklar duydukları gibi dışarı çıkmışlardı ama ben olduğum yerden ayrılamıyordum onu bırakmak istemiyordum zaten bu durumunun sebebi bendim.
Yaşlı Tanha ne olduğunu bilmediğim otları ezip hazırladığı karışımı yine ne olduğunu bilmediğim ama çok keskin kokan bir sıvıyla yarayı temizledikten sonra sürdü. Ardından temiz bez parçalarıyla sardı. Sonra yanındaki kıza bir sürü ot ismi söyleyip onları kaynatıp kıza içirmesini tembihledi. Bana dönüp sedirleri oturmam için işaret etti, kendi de yanıma oturdu." Başın sağ olsun oğul haberini aldım ama bu kadar karmaşanın içinde ne haber gönderebildim ne de çıkıp gelebildim" dedi ve devam etti " halinden anladığım kadarıyla mührünü bulmuşsun. Bil ki lunan olacak kız başka diyardan bir safkan insan ve kara prensinde işaretlisi. Önümüzde çok kötü günler var oğul onu korumalısın". O sözünü bitirdiği gibi sordum " ama onda mühür nasıl olacak büyücü o bizden farklı".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Kızı
خيال (فانتازيا)"Ruhun ruhuma vurgun, bedenin bedenime mahkum, canın canımla bütün alfa. Söyle bu kadar aitlik olur mu ? " dedim. Alfanın cevabı gecikmedi. "Ömrün ömrüme bağlı, kaderin kaderime yazılı, bedenim bedenine muhtaç, ruhum ruhuna mühürlü lunam" dedi. Ama...