Gecenin Kızı

Bölüm 37

ARKADAŞLAR   İYİ OKUMALAR 🖤

AMİL= Kızıl öfkelerin geldiği günden bir gün sonra Aysa'nın ısrarı ve Uhra teyzeminde gelmemi istemesiyle bende 15 kitsunem ile onlara katılarak yola çıkmıştım. Yorucu dört günlük bir yolculuk sonrasında bizim yuvamıza benzeyen Sisli Ormana varmıştık. Yol yorucu olması yanında aslında eğlenceliydi de, etrafımdakileri gözlemleyip  tanımam için bana olanak sağlamıştı. 

Mesela Ezra ve eşi Han'ın tartışmalarına kulak misafiri olduğumda, Han'ın çok korumacı bir kişiliği olduğunu ama Ezra'nın da aynı benim gibi başına buyruk ve kendi bildiğini okuduğu gibi. Veya Ateş'in  Hira'nın bitmek bilmeyen sorularını sabırla bıkmadan cevapladığını ve onu devamlı sarıp sarmaladığını gördüğümde, Ateş'in eşine karşı hem sahiplenici hem de öğretici olduğunu anlamam gibi. Yaşlı büyücünün de etrafındakilere sözleri ve davranışlarıyla bir baba gibi davranması da buna dahildi.

Farkına vardığım bir diğer şeyse Kızıl öfkeleri kurt klanlarının kadınlarının sevmediğiydi. Kızıltan çok güzel bir kadındı sevilmemesi normaldi. Çünkü hiçbir kadın güzel bir kadını erkeğinin etrafında istemezdi kıskanırdı, bu bizim doğamızda vardı. Tabi bunların yanında klanlara sadece üremek için misafir olduklarını da lafını sözünü esirgemeyen Ezra'dan öğrenmiştim.

Bunları Ezra Kızıltan'ın duyacağından emin olduğu bir zamanda anlatmıştı ve bunları anlatırken de onları aşağalama fırsatını sonuna kadar kullanmıştı. Kızıl Öfkelerin de düzenine  saygı duysam da, kızlara son duyduklarımdan sonra hak vermiştim. Ezra Kızıltan'ın Gümüş Köyde kurallara rağmen Ateş'e nasıl davrandığını da anlatmıştı. Evet bende kuralları sevmezdim ve şimdiye kadar yıkmadığım çok az kural vardı. Bunlarda tabi gerçekten yıkılmaması gerekenlerdi. Yıkılmaması gereken kurallar yıkılmamalıydı da.

Ormanın köyle birleştiği kıyısına vardığımızda atlarımızdan inerek köye girdik. Çok yorgun olduğumuz için hepimiz alfa evine girdiğimiz gibi odalarımıza dağıldık. Teyzemin "benimle kalacaksın" demesiyle bende onun kaldığı odaya girmiştim. Odaya girdiğim gibi de yatmıştım. Çünkü böyle uzun yolculuklara alışık değildim  ve o yüzden çok yorgundum.

Sabahın ilk ışıklarıyla kalktığım gibi kendimi dışarı attım ve güzel bir kızla karşı karşıya geldim. Akşam köye girdiğimizde onu Aysa'nın yanında görmüştüm ama tanışma fırsatımız olmamıştı. Şimdi tanışacaktık " merhaba ben kitsunelerin prensesi Amil" diyerek kendini tanıtmasını beklemeye başladım. Oda " merhaba prenses klanımıza hoş geldiniz ben Devin" demesiyle tanışmıştık.

Devin" sormamda sakınca yoksa erkenden nereye yolculuk" dedi. Tabi ki yoktu söyleyecektim,  "köyü gezmeye" diyerek ona göz kırptım.  Devin uzun boylu güzel bir kızdı ve sanırım benim yaşlarımdaydı(22).  Anlaşacağımıza emindim. Sağ elini açarak ileriyi gösterdi ve  " size eşlik edeyim prenses" dedi. Yalnız gezmektense yanımda birinin olması daha iyiydi, " Amil de Devin" diyerek yürümeye başladım.

Köyü gezmeden önce yemek evi olduğunu öğrendiğim yere giderek alfa evi için yemek hazırlanmasını söyledi Devin. Burası benim yuvama çok benziyordu.  Bütün köyü gezmiş geri dönüyorduk ki  dikkatimi çeken adamla durdum. Adam  yapılı ve uzun boyluydu, üzerinin çıplak olduğu için gördüğüm diğer şeyse karın kaslarının muhteşemliğiydi. Gözlerimi yüzüne kaldırdığımdaysa omuzlarına gelen siyah saçlarını, keskin yüz hatlarının yanında yemyeşil gözlerini gördüm. O yeşil gözlerden bir türlü bakışlarımı çekemiyordum. Yaratıcı aşkına kalbim neden yerinden çıkacak gibi çarpıyordu.

Devin nereye baktığımı fark edince ve tabi kalp atışlarımı da duyduğuna emindim ,"orası çalışma alanımız Amil" diyerek bakışlarımı ona çevirmeme sebep oldu. Göz kırpması da adamı süzdüğümü gördüğünün göstergesiydi. Bende ona aynı şekilde göz kırparak "bir gün bende sizinle çalışmak isterim" dedim. Tabi bunu söylerken kalbimin hızını arttıran yakışıklıya bakıyordum. Devin cevabımla  önce açılan ağzını kapadı sonra yine açarak kıkırtılarını serbest bıraktı. Kıkırtısı son bulduğundaysa da " neden olmasın" dedi. Benim arsızlığım onu önce şaşırtmış sonra hoşuna gitmişti sanırım.