Bölüm 10

649 38 1
                                    

BU BÖLÜMLE BİRLİKTE KİTABIMIZI YENİ BİRİLERİ DAHA EKLENİYOR. BUNLAR KİM ? İLERLEYEN BÖLÜMLERDE KARŞIMIZA NASIL ÇIKACAKLAR ? OKUYUP BERABER GÖRELİM NEDERSİNİZ ? İYİ OKUMALAR 🖤

KIZILTAN= Ormanı geziyordum, burası bizim evimizdi. Biz diğer klanlar gibi ormanın dışına ev kurmaz içinde yaşardık. Ormanın kendi bizim evimizdi. Orman bizim annemizdi bizi bağrına basar, korur , kollar, saklardı. Bende Kızıl Ormanın en güçlü kızı ve Kara Öfkelerin alfası Kızıltan. Sabahın ilk ışıklarıyla evimi gezmeye çıktım. Ne kadar sessizdi her yer ta ki betamın yani Aksuna'nın feryat figan yakarışları kulağıma çalınana kadar. Hemen sesin geldiği yöne doğru koştum Aksuna etrafa emirler yağdırıyor Kızıl Ormanı inletiyordu. Yanına varıp "hayırdır betam " diye sordum, çünkü yüzü düşmüş ve çok telaşlıydı. "Sivri dişler güney tarafında yedi kişiler" dedi. 

Bu kan emicilerden az çekmiyorduk, eskiye göre daha az saldırı oluyordu ama oluyordu işte. Bu başıboş gezen sivri dişler Aleks'in krallığını kabul etmeyen, orada burada göçebe yaşayanlardı. Eh bu demek oluyordu ki ölseler de sorun yaşamazdık, zaten saldıranda onlardı. Çok yanlış yere gelmişlerdi çok, girişleri olur çıkışları olmazdı. Biz elli üç kişilik bir klandık, bunların yirmi üçü gençlerden oluşuyordu. Gitgide sayımız artıyordu tabi, biz sadece kurtlarla eşleşir ama bağlanmazdık. Erkek çocuklarını doğduktan sonra ya babalarına verir yada doğa anaya hediye ederdik. Bizim klanımızda sadece kız çocukları büyütülürdü.

Mislina on kişilik bir gurupla sağ tarafta gizlendiler, Aksuna da on kişilik bir grup alıp sol tarafta saklanmışlardı. Biz üş kişi yani ben, Pera ve Dora ortada yemdik. Pera, Dora,Mislina ve Aksuna benim en güçlü savaşçılarımdı. Sırtımı gözüm kapalı dayayacağım dört can dostum. Eh beklediklerimizde görünmüştü zaten, çok dikkatli olmalıydık sivri dişler çok hızlı ve güçlüydüler. Yedi kişilik bir gurup bizi yenemezlerdi ama çok hasar verebilirlerdi. Ben sol tarafa kızlarda sağ tarafa koşmaya başladık, takip ediyorlardı bizim de istediğimiz buydu ne güzel onları ayırmıştık. 

İşte birazdan cümbüş başlayacaktı, etrafa kol bacak parçaları saçılacak yerler kanla yıkanacaktı. Koşuyordum hem de var gücümle, beni yakalayabilir miydi ?belki. Ama avantaj bendeydi burası benim evimdi, her oyuğunu çukurunu bilirdim. Bizden on kişinin etrafa gizlenmiş olması da cabasıydı tabi, üç kişi hemen arkamda çok yakınlardı. Onları duyuyordum bakmama gerek bile yoktu, tam biri kolumu yakalamıştı ki Aksuna üzerine atladı, diğer kurtlarımda gizlendikleri yerlerden çıktı. Kimisi yerin içine, kimisi ağaçların üzerine saklanmışlardı. Kalan iki sivri dişide başka yer çekip aralarına aldılar. Sivri dişler ne olduğunu bile anlayamadan çığlıkları kulakları çınlatmaya başlamıştı. 

Kopan kol ve bacaklar etrafa saçılıyor kurtlarımın hırıltıları ormanı inletiyordu. Bende  izliyordum Aksuna altına aldığı sivri dişin bir kolunu kopardı, diğer kolunu parçalaladı. Bir tane sivri diş onun için çocuk oyuncağıydı hele ki onların güçlerinin en az olduğu gündüz vaktinde. Çok aç olmalıydılar ki bu vakitte saldırmışlardı yoksa geceyi beklerlerdi mutlaka. Aksuna'nın kopardığı kafa yuvarlanarak ayaklarımın ucuna geldi, üzerime kan sıçramıştı. Yüzümü buruşturdum sivri dişlerden nefret ediyordum, diğer kurtlarımda gelmeye başladığına göre sorun çözülmüştü anlaşılan. 

Onlara dönerek "etrafı bu pisliklerden temizleyin sonra herkes işinin başına kızlar" deyip yürümeye başladım. Barakama gidip temizlenmem ve yeni giysiler giymeliydim. Betamında bana yetişip benimle yürümesiyle ve arada da bir şey söylemek için ağzını açıp kapamasından ve tek bir ses çıkaramamasından anlaşıldığı üzere vardı bir karın ağrısı. Gülesim gelmişti, betam kardeşinin tam tersiydi. Aksuna ağır başlı sakin ağzından dirhemle laf çıkan biriyken ikizi Mislina deli dolu ağzından çıkanı kulağı duymayan zıpırın tekiydi.

İkizlerde bu kadar ayrı iki karakter ilginçti, görünüş aynı kişilikleri farklıydı. "Kıvranmayı bırak ta söyle ne derdin var" dedim yoksa akşama kadar beklerdim herhalde. Boğazını temizleyip "ne zaman Fianna Klanını ziyarete gideceğiz,  bahar mevsimi geçiyor zaman azalıyor, kızlar sorup duruyor Kızıltan" dedi. Bayadır ertelemiştim ama kızlar çok haklıydı bizim eş sezonumuzdu, en kısa zamanda gitmeliydik. Bütün kurt klanlarıyla anlaşmamız vardı her bahar mevsimi birine misafir olurduk Fianna Klanı bizi en uzak olan klandı fakat diğerlerine daha önce gittiğimiz için sırada onlar vardı.

Klanlara bahar mevsimi gittiğimiz vakit bir ay misafir olur sürünün en güçlü kurtlarıyla eşleşirdik.  Benim sürekli seçtiğim bir kurt vardı mesela Gümüş Dişler klanından alfanın kardeşi hem güçlü, hem yakışıklıydı, bir dişi kurt daha ne isterdi. Mağlesef bu bahar onu göremeyecektim. Betama dönüp "hazırlıklara başlayın bir iki güne yola çıkalım" dedim. Gözlerinin içimi parlamıştı onun neyse söyleyip te utandırmaya gerek yoktu. Geçen bahardan bu yana bir yavru istiyordu inşallah bu bahara kısmetti.

Barakama varıp işlerimi hallettim, sınır bölgesini kontrol etmeye karar verip çıktım. Hem giderken geçen kış klanımıza eklenen küçük kurtçuklarımı da görürdüm. Onları küçükten birer savaşçı gibi yetiştiriyor, bütün kurallarımızı öğretiyorduk. Onlarla Bike ilgileniyordu, anne kurtlar onlarla bir kıştan bir kışa kadar bir zaman ilgilenir sonra Bike' ye teslim ederlerdi. Bu zaman içinde beş yaşında bir çocuk kadar büyüyorlardı, kurt çocukları çabuk büyürdü. Bike onların hem annesi, hem de eğitmenleriydi. Bu yaşta çok tatlı oluyorlardı sırf sevmek için sık sık uğrardım yanlarına.

Çocuklarla vakit geçirmiş, sınırları gezmiş bir sorun olmadığına karar verdikten sonra betamla biraz sohbet etmiştim. Biraz dövüş antremanı yapsam fena olmazdı, kızların yanına gidip aralarına karıştım. Artık kolumu kaldıracak takatim kalmayana kadar kızlarla dövüşmüş, eşyalarımı almış yıkanmak için nehre gidiyordum. Üzerimdekileri çıkarıp bir güzel temizlendim, su iğne gibi her yanıma batmıştı. Havalar ısınmış olsa da su daha soğuktu, az kalmıştı ısınacaktı elbet. 

Şimdi kış için hazırlık zamanıydı, hayvanları avlar etlerini kuruturduk, ormanın bize sunduğu nimetleri de kurutarak muhafaza eder kış olunca kullanırdık . Üzerimi giyinip nehrin kıyısına oturdum, suda kendimi izledim. Kızıl saçlarım birbirine girmişti, çok dolaşıyorlardı zor olan onları taramaktı. Yanıma aldığım kemik tarakla taramaya başladım taramak bile eziyetti belime kadar dalga dalga iniyorlardı. Sonunda taramayı bitirip tek koza ördüm ,suda kendime tekrar baktım şimdi olmuştu, burada daha fazla oyalanmadan hazırlıklar ne durumda baksam iyi olurdu.



Gecenin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin